as in

English-Turkish Translation

  1. … deki gibi.
    The beautiful scene is still before my eyes, as in a painting: Güzel manzara, bir
    tablo(daki) gibi hâlâ gözümün önündedir.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

as in previous years
geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi Adverb
as in reason
yoluyla yordamıyla
as in reason
nasıl münasebet alırsa
as in recent years
geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi Adverb
as in the case of …
… için (halinde) olduğu gibi.
as indicated in enclosed invoice
ekli fatura da gösterildiği gibi
as indicated in enclosed invoice
ekli faturada gösterildiği gibi
as far as in me lies
elimden geldiği kadar, bütün gücümle/kuvvetimle.
freight as in charter party
navlun çarter partide olduğu gibi
just as in ...
tıpkı ...'de olduğu gibi Adverb
just as in ...
aynen ...'de olduğu gibi Adverb
just as in the case of ...
aynen ...'de olduğu gibi Adverb
just as in the case of ...
tıpkı ...'de olduğu gibi Adverb
act as if one in unaware of sth
renk vermemek Verb
act in one's capacity as guardian
veli sıfatıyla hareket etmek Verb
an agent's being sued in its capacity as an agent
acenteye müvekkiline izafeten dava açılması Noun, Law
arrange (things) as if in a balance
terazilemek Verb
as contemplated in Section ...
Madde ...'de öngörüldüğü gibi Adverb, Law
as is the case in ...
...'de olduğu gibi
as provided in the contract
sözleşmede öngörüldüğü gibi
be in as sorry state
üzücü bir durumda olmak Verb
be in as sorry state
berbat bir durumda olmak Verb
be sold as a whole or in sections
bütün ya da parça parça satılmak Verb
be sworn in as a witness
tanık olarak yemin etmek Verb
be sworn in as witness
tanık olarak yemin etmek Verb
be treated by law as a person in her his own right
kanun önünde kendi başına bir insan gibi muamele görmek Verb
go down in history as ...
... olarak tarihe geçmek Verb
in as far as
… bakımından, cihet(iy)le, …'e bakılırsa, … itibarıyla/hasebiyle.
He was German in so far as he was
born in Germany, but he became an American citizen in 1946.
in his function as magistrate
hâkim sıfatıyla
in my capacity as a doctor
bir doktor sıfat ıyla
in so far as
… derece(sin)de, … kadar, ne kadar … ise o kadar …
In so far as we can believe these facts we will
use them.
(In) so far as I know: Bildiğim kadar.
in so far as
… bakımından, cihet(iy)le, …'e bakılırsa, … itibarıyla/hasebiyle.
He was German in so far as he was
born in Germany, but he became an American citizen in 1946.
in the capacity as
sıfatı ile
packed as usual in trade
ticari teamüle göre ambalajlı
pay in a sum as a security
güvence olarak bir meblağ ödemek Verb
pay in an amount as a deposit
depozito olarak bir meblağ yatırmak Verb
place as provided in the contract
sözleşmede öngörülen yer
put in as evidence
delil olarak sunmak Verb
regard someone as being in a certain category
sıra sına koymak Verb
steer as not in the same
bir başkasına göre düşük kalitede
step in as sb's substitute
vekâleten birinin yerine geçmek Verb
teach in the as
(US) ilkokul öğretmenliği yapmak Verb
There's as good fish in the sea as ever came out of it
Amasyanın bardağı, biri olmazsa bir daha. Adjective
time as provided in the contract
sözleşmede öngörülen vade
welcome as snow in the harvest
hiç istenilmeyen
When in Rome, do as the Romans do.
Roma'da isen Romalı gibi davran. Sentence, Idioms
When in Rome, do as the Romans do.
Bulunduğun yerin adetlerine uy. Sentence, Idioms
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

in such a way as to ...
... olacak şekilde Adverb
Turkish-English phrases from Zargan's own database