bir hak

Turkish-English Translation

  1. beneficiary
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

dava yoluyla elde edilebilecek bir hak
chose in acuse
hemen şimdi tasarruf edilebilecek bir hak
vested in possession
meşru veya hukuki bir hak
(Lat.) jus legitimum (in latin)
mülkiyetten başka bir hak
equitable interest
uzun süre devam eden intifa suretiyle elde edilen bir hak
usucaption
bir hak bahşetmek
to bestow a right Verb
bir hak elde etmek
to acquire a right Verb
bir hak elde etmek
to derive a title Verb
bir hak iddiasında bulunmak
to set up a claim Verb
bir hak iddiasında bulunmak
to assert a claim Verb
bir hak iddiasını kabul etmemek
to dispute a claim Verb
bir hak iktisap etmek
to assume a right Verb
bir hak kın kötüye kullanılması
misuse of one's rights
bir hak kullanmak
to exercise a right Verb
bir hak kullanmaktan vazgeçmek
to forbearance of a right Verb
bir hak olarak
as of right Adverb
bir hak talebini reddetmek
to overrule a claim Verb
bir hak talebinin önceliği
priority of a claim Noun
bir hak talebinin tehiri
forbearance
bir hak tesis etmek
to establish a right Verb
bir hak tevarüs etmek
to inherit a title Verb
bir hak vermek
to grant a right Verb
bir hak veya imtiyaz ile ilgili
beneficial
(gayri menkul) üzerinde herhangi bir hak tesis edilmemiş
free and clear
bir sözleşme tahtında bir hak iddia etmek
to claim a right under a contract Verb
birinden (bir hak , bir nitelik , bir başarı) bir şeyi almak
to derogate from sb Verb
birine bir hak devir veya temlik eden
confirmor
haksız olarak bir hak iktisap etmek
to assume a right Verb
kendisine bir hak devir veya temlik olunan
confirmee
sözleşme gereğince bir hak iddia etmek
to claim a right under a contract Verb
üzerinde herhangi bir hak tesis edilmemiş gayrimenkul
clear estate
üzerinde herhangi bir hak tesis edilmemiş mallar
unencumbered assets Noun
üzerinde herhangi bir hak tesis edilmemiş mülk
general property
uzun süre devam eden intifa suretiyle bir hak elde etmek
to usucapt Verb
uzun zaman devam eden intifa suretiyle bir hak kesp etmek
to aquire by adverse possession Verb
yetkisiz olarak bir hak almak
to assume right Verb
başka bir kişiye ait olan toprağın ürünü üzerindeki hak
(Fr.) profit a prendre
beklenen ve hak edilen bir bahşişi kasten vermemek
to stiffing Verb
belli bir kişiye karşı ifade edilebilen hak
right in personam
bir arazi üzerinde kanuni hak
legal interest in land
bir aylığa hak kazanma
title to a pension
bir cezayı hak etmek
to forfeit a penalty Verb
bir emlak üzerinde hak iddia etmek
to lay claim to an estate Verb
bir kiracının hak ve statüsü
tenancy
bir menkule ait muntazır hak (bu hakkı bekleyen onu iktisap edemeden ölürse hak vârislerine geçmez
contingent interest in personal property
bir mevkii hak etmek
to be equal to a position Verb
bir ödül hak etmek
to merit a reward Verb
bir şey üzerinde hak iddia eden kimse
postulant
bir şey üzerinde hak iddia etmek
to have a claim to sth Verb
bir şey üzerinde hak iddia etmek
to lay claim to Verb
bir suçluya hak ettiği cezayı vermek
to bring a criminal to justice Verb
bir tekne üzerinde hak
interest in a vessel
bir ticari hak sahibinin kendi üretip sattığı ürün
proprietary product
bir üretimde yegâne hak sahibi olmak
to have the exclusive rights in a production Verb
bir vekile hak devretmek
to delegate rights to a deputy Verb
güveni hak eden bir şekilde
responsibly Adverb
hak edilmiş bir ödül
meed
iki ya da daha çok hak kın bir kişide toplanması
merging of (two or more) rights in one person
menkul eşya veya bir menkul eşya üzerinde haiz olunan hak
personal property
muayyen bir şahsa karşı kabil-i dermeyan olan hak
jus in personam (in latin)
Turkish-English phrases from Zargan's own database