border

  1. kenar, kenar çizgisi.
  2. sınır, hudut.
    He could not cross French border without a visa.
    border town: hudut şehri.

    within the borders of … : … in sınırları içinde.
    to escape over the border: kaçıp hududu geçmek.
  3. sınır şeridi, sınır bölgesi.
  4. medeniyetin sınırı.
  5. kenar, kıyı.
  6. kenar süsü, pervaz, tiriz.
  7. uzun çiçek tarhı, ağaç dizisi.
  8. Theatre (a) tavan perdesi, (b) üst sahne boşluğu.
  9. çevrelemek, etrafını çevirmek.
  10. sınırlamak, sınır teşkil etmek.
  11. sınırdaş/hemhudut olmak, bitişik/komşu olmak.
sınır kapatma Noun
sınır ötesi Adjective, Politics-Intl. Relations
sınır aşırı Adjective, Politics-Intl. Relations
sınır aşan Adjective, Politics-Intl. Relations
sınır-aşan terörizm Noun, Politics-Intl. Relations
Sınır Tanımayan Doktorlar Proper Name, Organizations
Kara Sınırlarının Korunması ve Güvenliği Hakkında Kanun Proper Name, Law
hava sınırı Noun, Politics-Intl. Relations
baş sayfası siyah kenarla çıkan gazete
sınırı geçmek Verb
sınırı geçerek kaçmak Verb
sınır evi
karasınırı
kara sınırı
pervaz
belediye sınırı
belediyesınırı
sınırın tanınması
savunma sınırı
sınırdaşlık
(a) ABD-Meksika sınırı, özellikle
Rio Grande boyunca uzanan sınır, (b) İngiltere-İskoçya sınırı.
şehir sınırın doğu sunda
sınır ayarlaması
sınır bölgesi
sınır taburu Noun, Military
hudut taburu Noun, Military
sınır çatışması
sınır karakolu
sınır komisyonu
sınır kontrolü
sınır kontrolu
sınır ülke
sınır eyaleti
sınır geçme
sınır kapısı Noun
sınır geçişi Noun
sınır eyaleti
gümrük kapısı
sınır kapısı Noun, Public Administration
sınır koruma kuvveti Noun
murabıt Noun
sınır güvenlik servisi Noun, Public Administration
sınır bekçileri Noun
sınır olayı
sınır kontrol noktası Noun
sınır
sınır ışıkları Noun
sınır çizgisi, sınır, hudut. Noun
sınır hattı Noun, Public Administration
sınırı geçip evlenme
abluka hattı
sınır memuru
komşu olmak Verb
(a) sınır komşusu olmak, (b) çok yaklaşmak, ramak kalmak, … eğiliminde olmak, dönüşmek.
The situation
borders on tragedy: Durum bir faciaya dönüşmektedir.
to border on insanity: delirecek gibi olmak, az kalsın aklını oynatmak.
sınır devriyesi
(US) sınır istasyonu
sınır polisi
sınır polis karakolu
sınır polis karakolu
sınır halkı
bordür
sınır ili Noun
sınırın yeniden tespiti
sınırların yeniden tespiti
sınır güvenliği Noun, Public Administration
sınır güvenlik yolları Noun, Public Administration
sınır hizmeti
sınır devleti
ABD İç Savaşlarından önce bağımsız eyaletlere komşu olan
Delaware, Maryland, Kentucky, Missouri eyaletleri. Noun
ABD'nin Kanada hududundaki eyaletleri. Noun
Rusya ile sınırı olan Avrupa devletleri. Noun
sınır durakı
sınır istasyonu
sınır tvu
sınır taşı
sınır arazisi
sınır şehri
sınır kenti
sınır şehir hrii
sınır ilçesi Noun
sınır ticareti
sınır ticareti Noun, Economics
sınır trafiği
sınır çatışmaları Noun
sınır köyü
sınır köyü Noun
sınır tecavüzü
sınır savaşı
sınır bekçisi
sınır mıntıkası Noun
sınır bölgesi
(US) çoğunlukla ticaretle ilgili olarak komşu iki ülke arasındaki anlaşma
küçük sınır trafiği
yasadışı sınır giriş/çıkış Noun, Law
sınırı aşma
Hayvan ve Hayvansal Ürünler Sınır Kontrol Daire Başkanlığı Noun, Organizations
Bitki ve Bitkisel Ürünler Sınır Kontrol Daire Başkanlığı Noun, Organizations
Avrupa Sınır Gözetleme Sistemi Proper Name, Organizations
Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi
Mayın Temizleme SFGS Tedarik Şubesi Noun, Organizations
Karadenize Sahildar Ülkeler Sınır/Sahil Güvenlik Teşkilatları İşbirliği Forumu Proper Name, Organizations
Veteriner Sınır Kontrol Noktaları Noun, Organizations