break through

English-Turkish Translation

  1. (a) çıkmak, zuhur etmek.
    It was a cloudy day, but the sun at last broke through. (b) çığır açmak,
    büyük bir engeli aşmak, yeni ufuklar açacak önemli bir keşifte bulunmak.
    Scientists hope to break through soon in their fight against cancer. (c) zorluğa rağmen ilerlemek, yarıp geçmek, yarmak.
    Our soldiers broken through the enemy's defence line.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

breakthrough
yarma, cepheyi yarıp geçme. Noun, Military
breakthrough
bir engeli aşma/yenme/ortadan kaldırma.
The President reported breakthrough in technology, in diplomatic relations. Noun
breakthrough
önemli ilerleme, hamle, atılım, aşama: özellikle önceleri karşılaşılan engel ve başarısızlıktan sonraki
ilk önemli başarı/keşif.
Scientists have made a breakthrough in their treatment of that disease.
Noun
break through a police cordon
polis kordonunu yarmak Verb
break through its previous March peak
ilk kez önceki Mart ayının en yüksek noktasını aşmak Verb
break through the obligations of a treaty
bir antlaşmanın yükümlülüklerini yerine getirmemek Verb
break through the obligations of treaty
bir antlaşmanın yükümlülüklerini yerine getirmemek Verb
(water) to break through its barriers
boşanmak Verb
break in/into/through
güçlükle/zorla yol açmak.
The hunters broke through the underbush.
English-Turkish phrases from Zargan's own database