bristle

  1. kıl, sert kıl (fırça yapmakta kullanılan) sert hayvan kılı.
  2. kıldan yapılmış/kıllı şey, kıla benzer şey.
  3. (tüyler, saçlar) diken diken olmak, dimdik olmak.
    His hair bristled (up) with anger: Öfkeden saçları dindik oldu.

  4. bristle up: (tüyleri) kabarmak, (tüylerini) kabartmak.
    The hog bristled up.
  5. dikleşmek, kabarmak, kavgaya hazır olmak.
    The man bristled when I asked him to move.
  6. (sert kıl veya dikene benzer şeylerle) dolu olmak.
    The plain bristled with bayonets.
    The whole
    question bristles with difficulties: Mesele baştanbaşa güçlüklerle doludur.
  7. bariz bir şekilde heyecanlanmak/öfkelenmek.
  8. dikleştirmek, dimdik yapmak.
    The rooster bristled his crest.
  9. kıl takmak.
  10. kıllandırmak.
dikenli saparna
(Aralia hispida): KD Amerikada yetişen ve küçük yeşilimsi çiçekler açan kalımlı bir ot. Noun