Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
candle
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
mum.
(şekilce, kullanılış bakımından) muma benzeyen şey.
a sulfure candle for fumigating.
Military
sis bombası: yakılınca sis/duman yayan silindrik madde.
(bkz:
candela
).
yumurtaları ışığa tutarak muayene etmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
by the light of a candle
mum ışığında
fit to hold a candle
kâbına erişmek,
mec.
eline su dökebilmek, boy ölçüşebilmek.
He is not fit to hold candle to
Ali when it comes to learning foreign languages.
foot candle
mum-ayak (aydınlatma birimi): ışık gücü 1 mum olan kaynağın 1 ayak (30.5 cm) uzaktaki yüzeyde husule
getirdiği aydınlatma (= 1 lümen/0.093 m
2
).
Noun
international candle
milletlerarası mum: 1921'den 1940 a kadar ışık şiddeti birimi kabul edilen, belirli koşullar altında
yapılmış bir mumun verdiği ışık.
not to be worth the candle
zahmete değmemek
Verb
not to be worth the candle
zahmetine değmez
Roman candle
havan maytabı.
rush candle
(a) sazdan çıra, saz mumu, yağa batırılıp yakılan kuru saz, (b) önemsiz/değersiz kimse/şey.
The game is not worth the candle
Zahmete değmez/Astarı yüzünden pahalı/Yapılan masrafa, harcanan emeğe değmez.
The game isn't worth the candle
Zahmete değmez.
watch candle
ölü kandili
wax candle
mum
candle end
kırık dökük
candle end
pılı pırtı
candle holder
şamdan
candle ice
mum şeklinde buz.
Noun
candle light
mum ışığı.
Noun
candle light
donuk sun'î ışık.
Noun
candle light
alacakaranlık.
Noun
candle power
mum kuvveti
candle power
ışık kuvveti
burn the candle at both ends
candle
(6).
burn the candle at both ends
(a) çok çalışmak, sabah karanlığından gece yarılarına kadar uğraşmak/didinmek, (b) gece gündüz eğlenmek,
kendini yıpratmak, enerjisini (çalışarak/eğlenerek) tüketmek.
Young people like to enjoy life, and they often burn the candle at both ends.
He can't hold a candle to you.
O senin eline su dökemez.
Sentence
hold a candle to
boy ölçüşmek, denk olmak,
argo
aşık atmak.
hold a candle to devil
şeytana yol göstermek, kötülere yardakçı olmak.
not fit to hold the candle to sb
eline su dökememek
Verb
not hold a candle to
kâ'bına erişememek, eline su dökememek, (mukayese kabul etmeyecek derecede) aşağı olmak.
He cannot
(= is not fit to) hold a candle to you: O sizin elinize su dökemez/kâ'bınıza erişemez/tırnağınız olamaz.
not to be fit to hold a candle to sb
birinin eline su dökememek
Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.