choice

  1. seçme, seçim, intihap, tercih, ayırma.
    make a choice: seçmek, ayırmak.
  2. seçenek, seçme/tercih hakkı, seçme olanağı/fırsatı.
    have no choice: elde olmamak, başka çaresi
    olmamak.
    I had no choice: elimde değildi, başka çare yoktu, mecburdum.
    take your choice: seç(ip) al(ınız), istediğini(zi) al(ınız), seç(iniz).
    Hobson's choice: ya bu, ya hiç.
  3. seçilmiş/seçilen kimse/şey.
    Be careful in your choice: Seçtiğinize dikkat ediniz.
  4. yeğ tutma, tercih, yeğ tutulan/tercih edilen şey.
    by choice: tercihli.
    for/from choice:
    tercihan.
    a country of my choice: tercih ettiğim ülke.
    He did it from his (own) choice: Bile bile yaptı.
  5. şık, olanak, ihtimal.
    There is no other choice: Başka şık/olanak/ihtimal yok.
  6. çeşit, aralarında seçme/tercih yapılabilecek nesneler.
    a great choice of dresses: çok çeşitli
    elbiseler.
    have a wide choice: geniş seçme olanağına sahip olmak, çeşitleri çok olmak.
  7. seçkin, güzide, (dikkat ve itina ile) seçilmiş, seçme, üstün, âlâ, mükemmel, müreccah.
    wine of choice.
  8. (sığır eti için) en âlâ (
    prime) ile iyi (
    good) arasında.
dostlarını seçerken titiz davranmak Verb
yetki sözleşmesi Noun, Contract Law
yetki şartı Noun, Contract Law
bir şeyi isteyerek yapmak Verb
seçtiği şey üzerinde ısrar etmek Verb
seçimi yapmak Verb
seçimini yapmak Verb
seçimi yapmak Verb
seçiminıyapmak Verb
tercih meselesi
seçmelik
marka seçimi
seç-al yöntemiyle satın alma
isteyerek, bile bile, kendi aruzu ile.
Bob helped his father by choice.
meslek seçimi
tüketici tercihi Noun, Competition Law
tüketici seçimi
ihtiyari ikametgâh
seçilen ikametgâh
ihtiyari ikametgah
ikametgâh olarak seçilen yer
birinci kalite
seçim serbestisi
piyasada oluşan fiyatlara ve sahip oldukları gelir hacmine göre tüketicilerin diledikleri malı satın alabilme serbestisi
tüketicilerin fiyat düzeylerinden ve gelirlerinden başka bir sınırlama ile bağlı olmamaları Noun
seçme özgürlüğü
seçkin zevki olmak Verb
seçim hakkı olmak Verb
seçeneksizlik, seçenek olanaksızlığı, “ya bu, ya hiç!”
Kırk katır mı, kırk satır mı Noun
iyi seçim yapmak Verb
yanlış seçim yapmak Verb
(sınav sorusu ile ilgili olarak) belirtilen birkaç yanıt arasından doğru olanın seçileceği sınav sorusu ile ilgili
özseverci konu seçimi.
kısıtlı seçim olanağı
meslek seçimi
birinci kalite
vurgulu seçenek Information Technology
ürün seçimi
seçme hakkı Noun
kıtlık ve seçim
tüketici seçimi teorisi
meslek seçimi
zengin mal çeşidi
kaliteli mallar
seçkin mallar Noun
lüks cilt
kalite marka
kaliteli mal
seçme mal
seçme mallar Noun
seçme malları Noun
dil seçimi
lüks kaliteler
ekstra kalite
birinci kalite mal çeşidi
Mecburdum.
Yapabileceğim birşey yoktu.
(sınav) seçmeli sorulu
Ne yapabilirdim ki?
Yetkili Mahkeme Seçimine Dair Sözleşme Noun, International Law
Yetki Anlaşmasına Dair Lahey Sözleşmesi Proper Name, Law