iş çevreleri
Noun, Economics
dairesel yörünge
Noun, Astrophysics
tanıdık çevresini genişletmek
Verb
kaçınılmaz sona adım adım yaklaşmak
Verb, Idioms
acı sona çok yakın olmak
Verb, Idioms
bir ayağı çukurda olmak
Verb, Idioms
ölmek üzere olmak
Verb, Idioms
nişan dairesi
Noun, Military
Güney Eksenucu Çemberi: 66°33' Güney enleminden geçen ve güney eksenucu bölgesinin kuzey sınırını oluşturan çember.
tartışmayı bir sonuca vardırmamak
Verb
yakın samimi arkadaşlar çevresinden olmak
Verb
orta yuvarlak
Noun, Football
(a) tamamen aksi kanaate varmak, fikrini/kanaatini tamamen değiştirmek. (b) dönüp dolaşıp aynı noktaya
(başlangıca) varmak, başlangıca rücu etmek.
Modern ideas abut child raising have come to full circle to the views of our grandparents.
eş merkezli daire
Noun, Transport
eliyle daire işareti yapmak
Verb
birinci asma kat, hususî koltuklar, birinci balkon.
Noun
(a) aile çevresi/muhiti, aile efradı, (b) (tiyatroda) üst balkon.
tam devir: birtakım gelişmelerden sonra başlangıç noktasına dönen.
come full circle: devrini tamamlamak,
dönüp dolaşıp başlangıç noktasına gelmek.
It's January 1st: the year has come full circle.
Adverb
gökada çemberi: Samanyolunun merkezinden geçen çember.
büyük çember/daire: (a) merkezden geçen düzlemin küre yüzeyi ile arakesiti. (b)küre üzerinde iki noktayı birleştiren en kısa yol.
Noun
saat çemberi: bir gök cismi ile kutuplarda geçen düzlemle gök küresinin arakesiti.
Noun
iç grup: töreler, âdetler, düşünüşler üzerinde etkili küçük toplum.
Noun
dar bir çevrede yaşamak
Verb
gün kuşağı: güneş ışığının havadaki buz prizmalarında yansıması sonucu ufka paralel olarak güneşin ortasından geçen beyaz kuşak.
Noun
seyirci salonunun balkon altına gelen kısmı.
eksen ucu çemberi, kutup çemberi (kuzey/güney eksen ucu çemberleri).
performansı artırmak amacıyla bir şirkette çalışanlardan küçük bir grup ile yöneticilerin düzenli aralıklarla yaptıkları toplantı
toplanarak yardım kurumlarına dikiş diken kadınlar.
küçük çember/daire, kürenin merkezinden geçmeyen bir düzlemle arakesiti. great circle
Noun
çok zor/imkânsız işe girişmek.
(US) seçmen bölgesini sık sık ziyaret etmek
Verb
sık sık fikir değiştirmek
Verb
dolaşım/trafik çemberi: yol kavşaklarında tek yönde gidilen dairesel yol.
Noun
birim (yarıçaplı) çember.
Noun
circle ile ayni anlama gelir. kısır döngü, fasit daire.
kısır döngü, fasit daire, devri batıl: (tanımlamada) iki terimden her birini öbürünü tanımlamak için
kullanma; (ispatlamada) ispatlanacak şeyi delil olarak gösterme.
Noun, Logic
bir sorunu çözümlemeye uğraşırken daha beter sorunla karşılaşma.
Noun
(etrafında) dönmek/dolaşmak, çember/daire çizmek, dairesel hareket yapmak, devretmek, fırdönmek.
He circled the house. The plane circled the airport before landing. The birds circled around the air.
dolaşıp başlangıca dönmek.
havaalanı pisti üzerinde tur atmak
Verb
dikkatle etrafını çevirmek
Verb
gidiş ve dönüş yolları ayrı olan gidiş-dönüş yolculuğu
birinin arkadaş çevresi dışında bulunmak
Verb
iki nokta arasındaki en kısa mesafe
uçağın dünyanın çevresinde büyük bir daire çizerek uçması
tanıdık çevresi zengin olmak
Verb
bir şehrin turunu yapmak
Verb
fakirlik kısır döngüsü
Noun, Economics
yeni arkadaşlar edinmek
Verb
arkadaş çevresini genişletmek
Verb