lot

English-Turkish Translation

  1. kur'a.
    draw lots: kur'a çekmek.
    We drew lots to decide who should be captain.
  2. kur'a çekme.
    by lot: kur'a ile, kur'a çekerek.
    divide property by lot. to choose a person by lot.
  3. kur'a sonucu, kur'a çekerek ulaşılan sonuç.
    The lot fell to me: Kur'a bana çıktı/isabet etti.
  4. pay, hisse, nasip.
    to receive one's lot of an inheritance: mirastan payını almak.
    They divided
    the money and each went away with his lot: Parayı bölüştüler ve herkes hissesini alıp gitti.
  5. talih, kısmet, nasip, kader, baht.
    Her lot had not been a happy one: Talih yüzüne gülmedi.
    a
    happy lot: mutlu talih.
    His lot has been a hard one: Talihi ona yar olmadı.
    Such a good fortune falls to the lot of few men: Böyle talih herkese nasip olmaz.
    It did not fall to my lot: Bana nasip olmadı.
  6. arsa, parsel, saha, boş arazi (parçası).
    a building lot . a vacant lot. Our house is on a corner lot.

    a parking lot: (oto) park sahası.
  7. Cinema işlik arsası, film çekilen yer, stüdyo.
  8. parça, kısım, bölüm, parti, açık artırmaya çıkarılan malların herbiri.
    The furniture was auctioned in 20 lots.
  9. taife, güruh, takım, hepsi, tümü, topu.
    Go away, the whole lot of you/all the lot of you: Hepiniz/topunuz
    defolun buradan!
    All the lot of you are mad: Hepiniz (tümünüz/topunuz) delisiniz!
    in lots: takım/sürü halinde, takım takım, grup grup.
  10. tip, nevi, şahsiyet, kişi.
    He's a bad lot: Kötü bir kişidir (sağlam ayakkabı değildir).

  11. lots
    k.d. birçok, pek çok, hayli.
    a lot: çok, külliyetli.
    a lot of: pek çok,
    bir hayli, bir sürü, külliyetli.
    a lot of books.
    lots of money = a lot of money: külliyetli para.
    There were lots of people: Hayli kalabalıktı.
    He's lots older than I am: Benden çok daha fazla yaşlıdır.
    lots and lots: pek çok, sayısız, sonsuz.
    odd lot: az miktar.
    (all) the lot: hepsi, sürü sepet.
    What a lot! Ne kadar çok!
    A (fat) lot you care! (You don't care at all): Umurunda bile değil! (Sanki umurunda mı? Aldırdığı mı var?).
    think a lot of oneself: sırf kendini düşünmek, bencil olmak, kendini bir şey zannetmek.
  12. vergi, resim.
  13. lot out: kısımlara bölmek/ayırmak.
  14. hisselere ayırmak/bölmek, bölüştürmek, paylaştırmak, taksim etmek.
  15. parsellemek, (araziyi) parçalara ayırmak.
  16. kur'a çekmek.
  17. zar atmak, zar atarak/kur'a çekerek tayin etmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

cast in one's lot with
… ile kader birliği yapmak, mukadderatını/talihini … ile birleştirmek, kaderde ortak olmak, kaderini/nasibini … ile paylaşmak.
cast in one's lot with sb
kaderini biriyle paylaşmak Verb
fall to one's lot
birine kısmet olmak Verb
have a lot (too much, etc.) on one's plate
işi başından aşmak, yapacak dünya kadar işi olmak.
have a lot in one's minds
kafasında çok şey olmak Verb
quarrel with one's lot
feleğe küsmek Verb
throw in one's lot with …
… ile kader birliği yapmak, mukadderatını/talihini … ile birleştirmek, kaderde ortak olmak, kaderini/nasibini … ile paylaşmak.
throw in one's lot with sb
kaderleri bir olmak Verb
throw in one's lot with sb
kaderini biriyle paylaşmak Verb
throw in one's lot with someone
birisiyle kader birliği yapmak, kaderleri bir olmak.
a fat lot
cüz'î, çok az, hiç.
a job lot
kâr için alınan türlü eşya.
a lot
bir hayli
a lot
tonla
a whale of a lot
furya
amortization by lot
kura keşidesiyle geri alma
as a (job) lot
götürü
as a job lot
maktu
attractive lot
(kitap) cazip parti
auction lot
açık artırma ile satılan mal partisi
bad lot
bayağı adam
bad lot
değersiz parça
bad lot
kötü müşteriler
be redeemed by lot
kura çekerek geri satın almak Verb
board lot
(US) bir borsadaki hisse alım satımı birimi (örneğin New York Borsası'ndaki hisse alım satım birimi 100 hissedir
broken lot
parça mal
broken lot
(US) sayısı yüzden az olan satılık hisseler
broken lot
bir malın alışa gelmiş miktardan daha az miktarda satışa sunulması
broken lot
seri sonu mallar
building lot
ifrazlı arsa
building lot
(US) arsa
bush lot
bush ile ayni anlama gelir. ağaçlı (ağaçları kesilmemiş) arazi/çiftlik.
buy as a job lot
parti olarak satın almak Verb
buy as a job lot
götürü almak Verb
buy as a job lot
parti mal satın almak Verb
buy in one lot
tek parti halinde satın almak Verb
buy something as a job lot
bir şeyi olduğu gibi toptan satın almak Verb
callable by lot
kura ile çağrılma
choose by lot
kura ile çekmek Verb
choose by lot
kura yoluyla seçmek Verb
choose by lot
kura ile seçmek Verb
contracting for the whole lot
götürü pazarlık
cost a lot
çok pahalı olmak Verb
cost a lot
fiyatlı olmak Verb
cost a lot
pahalıya patlamak Verb
cost a lot
fiyatı çok yüksek olmak Verb
cost a lot
pahalıya mal olmak Verb
cost someone a lot
pahalıya mal olmak Verb
cost someone a lot
pahalıya oturmak Verb
cut down on a lot
birçok şeyden kısıntı yapmak Verb
dirty lot
güruh
dirty lot
it sürüsü
diverse lot
karma iş
draw back by lot
geri ödenecek tahvilleri kura ile belirlemek Verb
draw securities by lot
menkûl değerleri piyangoya koymak Verb
drawn by-from amongst lot
arasından kura çekilmek
empty lot
(US) boş arsa
free parking lot
ücretsiz park yeri
give a lot
göz doyurmak Verb
impound lot
yed-i emin otoparkı Noun, Law
job lot
(kâr için ucuz fiyata) alınan/satılan çeşitli eşya, toptan/götürü mal. Noun
job lot
son parti mal, ürün/üretim/mahsul/imalat sonu, kırk ambar. Noun
landscaped lot
(US) bahçe mühendislerince tanzim edilmiş arsa
less than carload lot
(US) parça eşya
less-than carload lot
(US) parça yük
less-than-carload lot
(US) parça eşya partisi sevkıyatı
like someone a hell of a lot
birini dehşetli sevmek Verb
neighbourhood lot
komşu arsa
neighbouring lot
komşu arsa
odd lot
mutattan az miktar. Noun
odd lot
(borsa) küsuratlı: sayısı 100 veya 10'dan az hisse senedi. Noun
open lot
köşe arsa
parking lot
park yeri.
pay scot and lot
son meteliğine kadar ödemek Verb
pay scot and lot
tamamen ödemek Verb
pay scot and lot
(Br) servete göre vergi ödemek Verb
postal lot
posta ağırlığı
regular lot
düzenli bir grup hisse senedi
regular lot
emtia ve menkul kıymetler borsasında
regular lot
bir ticaret birimi
round lot
yuvarlak miktarda alım satım yapma ya da böyle alıp satılan menkul kıymetler
round lot
(US) yüz hisseden fazla içeren hisse senedi paketi
sell as a job lot
çeşitli malları götürü toptan satmak Verb
settle by lot
kura ile kararlaştırmak Verb
settle something by lot
bir şeyi kura ile halletmek Verb
take the whole lot
tümünü almak Verb
that's the lot
hepsi bu
the dimensions of the lot
arsanın ölçümü
the lot
hepsi
the whole lot
tümü
the whole lot
hepsi
town lot
şehir arsası
trial lot
deneme için gönderilen mal partisi
vacant lot
arsa
vacant lot
boş arsa
vacant lot
(US) boş arsa
verdict by lot
jüri üyelerinin oylama ile verdiği karar
verdict by lot
jüri üyelerinin oylama ile aldığı karar
water lot
(US) su altında kalan arazi
wood lot
koru.
lot acceptance sampling
parti malın kabulü için örnekleme
lot book
(US) kadastro defteri
lot cast or drawn
kura
lot item
parti mal
lot money
(açık artırma) açık artırma harcı
lot number
kafile numarası Noun, Military
lot number
ada numarası
lot number
malzeme numarası
lot number
parti numarası
lot out a piece of land
bir arsayı ifraz etmek Verb
... and a whole lot more.
... ve çok daha fazlası.
a lot of
külliyetli
a lot of
avuç dolusu
a lot of
birçok
a lot of
pek çok
a lot of money
deli para Noun
a lot of money
çok para
A lot of water has flowed under the bridge (since then)
(O zamandan beri) çok şeyler olup bitti.
ask a lot of questions
çok soru sormak Verb
be put to a lot of trouble
eziyet çekmek Verb
be put up with a lot of troubles
kahır hrııni çekmek Verb
bore someone to death with a lot of talk
tıraşlamak Verb
call for a lot of money
çok para gerektirmek Verb
come in for a lot of trouble
başa bir sürü bela açmak Verb
consume a lot of oil
çok benzin yakmak Verb
do a lot of correspondence
çok yazışma yapmak Verb
do a lot of hard mental work
kafa patlatmak Verb
drop a lot of money
çok para düşürmüş olmak Verb
earn a lot of money in one coup
bir çırpıda büyük para kazanmak Verb
earn a lot of money in one scoop
bir partide çok para kazanmak Verb
economic lot size
ekonomik sipariş miktarı (yıllık stok maliyetlerini asgariye indirecek şekilde bir kerede sipariş edilecek miktar
fork out a lot of money to the collector of taxes
vergi tahsildarına çok para vermek Verb
get through a lot of correspondence
mektuplarının büyük bölümünü yazıp bitirmek Verb
get through a lot of work
işin büyük bir kısmını yapmış olmak Verb
go to a lot of trouble
eziyet çekmek Verb
handle a lot of business
aynı anda birçok iş yapmak Verb
handle a lot of money
yüksek meblağlarla uğraşmak Verb
have a lot of brass
fazla atak olmak.
have a lot of family trouble
aile ile ilgili bir sürü derdi olmak Verb
have a lot of money
çok zengin olmak Verb
have a lot of unsalable stock
elinde büyük miktar satılması olanaksız mal olmak Verb
have a lot to say for yourself
çok konuşmak Verb
have neither part nor lot in it
ne de parmağı olmak Verb
have no part or lot in sth
bir şeyde katkısı olmamak Verb
his impersonation of his uncle caused him a lot of trouble
amcasının kimliğine bürünmesi başına dert açtı
humbug a lot of money from sb
birinden birçok para tırtıklamak Verb
I gave it a lot of thought.
Uzun uzun düşündüm.
I gave it a lot of thought.
Çok düşündüm.
improve a lot by building on it
(US) üzerine inşaat yaparak bir arsanın değerini artırmak Verb
knock off a lot of work
bir sürü işin üstesinden gelmek Verb
large- lot production
seri imalat
large- lot trader
(borsa) paket halinde alım satım yapan borsa tüccarı
lose a lot of weight
insanlıktan çıkarmak Verb
make a lot of the money by clever manipulations of the
stock market borsa oyunlarında büyük para kazanmak Verb
mean a lot for sb
biri için çok şey ifade etmek Verb
new lot of hats
yeni şapka partisi
parking lot attendant
kâhya
pilot lot
örnek seri
powerful lot of money
çok para
put a lot of painstaking effort into sth
paralanmak Verb
put on a lot of jewels
takıştırmak Verb
put someone to a lot of trouble
birine çok zahmet vermek Verb
put to someone to a lot of trouble
birine çok zahmet vermek Verb
run into a lot of money
çok pahalılaşmak Verb
salt away a lot of money
para biriktirmek Verb
save a lot of expense
bir sürü masraftan tasarruf etmek Verb
scot and lot voter
belediye vergi mükellefi seçmen
see quite a lot of sth
bir şeyi yeterli miktar görmüş olmak Verb
small lot consignment
küçük parti mal sevkıyatı
small lot production
küçük parti üretim
spend a lot of money
masrafa girmek Verb
spend a lot of time on sth
bir şey için fazla zaman harcamak Verb
talk a lot of punk
bir sürü boş laf etmek Verb
That's a lot of money.
Çok para.
there was a lot of controversy about it
tartışma konusu oldu
this job carries a lot of responsibility
bu iş çok sorumluluk isteyen bir iştir
to have neither part nor lot in it
bir şeyde ne çıkarı
waste a lot of time
çok vakit kaybetmek Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Translation

  1. Noun, Construction parsel
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

kırık lot
odd lot
lot altı
odd lot
lot number
parsel numarası Noun, Construction
Turkish-English phrases from Zargan's own database