çocuğu kucakta (kollarında) taşımak.
çocuk istismarı
Noun, Criminal Law
Çocuk gündüz bakım (kreş) faaliyetleri (NACE kodu: 88.91)
Noun, Trades-Professions
çocuğu tehlikeye sokma
Noun, Criminal Law
çocuğun tehlikeye maruz bırakılması
Noun, Criminal Law
çocuk işçiliği
Noun, Rights-Freedoms
çocuk esirgeme kurumu
Noun, Law
çocuk esirgeme kurumu
Noun, Law
dükkânıni çocuğuna devretmek
Verb
bebek oto koltuğu
Noun, Child Care
bebek araba koltuğu
Noun, Child Care
normal doğum
Noun, Medicine
normal yolla doğum
Noun, Medicine
çocuk büyütmek, çocuk yetiştirmek
Verb, Child Care
çocuğun hakları
Noun, Rights-Freedoms
çocukların cinsel istismarı
Noun, Criminal Law
çocuğu evlatlıktan reddetmek
Noun
kız çocuğa tecavüzde bulunma
çocuğun kendinden olduğunun tanınması
bir çocuğun evlat edinilmesi
birinden çocuk doğurmak
Verb
fikrî eser, buluş, icat, kafa mahsulü, şahsî fikir.
Noun
bir çocuğu tanımamak
Verb
ölmesi için bırakılmış çocuk
ülkücü çocuk: sade ve ülkücü bir yaşamı alışılmış hayat tarzına yeğ tutan genç.
Noun
koruma altındaki çocuk
Noun, Family Law
ana ve babası çalıştığı için eve yalnız girip çıkan çocuk.
bir çocuğa meşruiyet verme
piç, gayrımeşru çocuk.
Noun
piç, gayrımeşru çocuk.
Noun
sinirceli çocuk.
neurotic inventory: sinirce dökümü.
neurotic need: sinirceli gereksinme.
neurotic pride: sinirceli büyüklenme.
neurotic rebelliousness: sinirceli başkaldırma.
neurotic resignation: sinirce umursamazlığı.
çocuğu hanım evladı yetiştirmek
Verb
babasının ölümünden sonra doğan çocuk
okula henüz gitmeyen çocuk
okul öncesi çağdaki çocuk
çocuk zammı almaya hak kazanan çocuk
bir çocuğu tanımamak
Verb
okul çağındaki çocuk
Noun, Education-Training
bir çocuğu bir başkasıyla değiştirmek
Verb
bir çocuğun başka bir çocukla değiştirilmesi
babası tarafından tanınmayan çocuk
gebe, hâmile.
to be with child: gebe/hâmile olmak.
get someone with child: birisini hâmile
bırakmak.
great/heavy with child: doğurması yakın/akşama sabaha doğuracak (kadın).
(Br) çocuk yardımı sistemi
evlilik sonucu doğan çocuk
çocuk bakımı
Noun, Medicine
çocuk gelişimi
Noun, Psychology
(US) vergiden muaf çocuk zammı
vergiden muaf çocuk zammı
çocuk savaşçı
Noun, Politics-Intl. Relations
çocuk çalıştırılması: yasaların izin verdiği yaştan küçük çocukların işçi olarak kullanılması
Noun
çocuk tacizcisi
Noun, Criminal Law
çocuğu birinin yanına vermek
Verb
çocuk psikiyatristi
Noun, Medicine
çocuk psikiyatrı
Noun, Medicine
çocuk psikiyatrisi
Noun, Medicine
pediatrik psikiyatri
Noun, Medicine
çocuk psikanalizi
Noun, Psychoanalysis
çocuk asker
Noun, Politics-Intl. Relations
(Br) çocuk vergi indirimi
çocuk bakımı.
child welfare center: çocuk esirgeme kurumu.
Noun
(Br) geciktirilmiş çocuk sigortası
Noun
sigorta bedelinin belli bir yaşa ulaştıktan sonra ölüm halinde ödendiği küçük çocuk sigortası
Noun
(Br) ana ve çocuk sağlık evi
ikiz uçak (bir uçak diğerinin altına tespit edilmiş olarak kalkar , belli bir hıza ulaşıldığında küçük uçak ana uçaktan ayrılır