(bir kimse için) uygun, münasip, çekici, sevilen/arzu edilen şey.
Playing cards isn't my cup of tea, let's watch television instead: İskambilden hoşlanmam, onun yerine televizyon seyredelim.
kâğıt bardak, karton bardak
Noun, Food-Kitchen
Bordo şarabı, soda, limon suyu, konyak, meyve ve şekerle yapılan buzlu içki.
ölüm mantarı
(Amanita phalloides): beyaz, zeytunî veya koyu kahverengi başlı çok zehirli bir mantar.
sofrada şerefe içilen son içki/kadeh.
yağdanlık, gres kutusu.
Noun
çok kulplu şarap tası (eskiden dostluk/veda toplantılarında elden ele dolaştırılırdı).
Noun
(ödül olarak verilen) kulplu kupa.
Noun
ölçü kabı/bardağı, dereceli bardak.
ölçü kabı
Noun, Food-Kitchen
bıyıklılar için özel fincan.
kınalı yüksük
(Castilleja linariaefolia): GB ABD'de yetişen, parlak renkli çiçekler açan bir bitki.
allı fırça
(Castilleja). Sıracagillerden parlak kırmızı çiçekler açan çeşitli bitkiler. (K. Amerika).
kâğıt bardak, karton bardak
Noun, Food-Kitchen
plastik bardak
Food-Kitchen
ata bindikten sonra içilen veda kadehi/içkisi.
Dünya Kupası
Noun, Sports
top-çomak: birbirine bağlı yuvalı çomakla top (oyuncak).
Noun
(özellikle futbolda) final maçı
gözde, hoşa giden konu/şahıs vb.
It's not my cup of tea: Bu bana göre değil/ işime gelmez/hoşuma gitmez.
(a) kader, mukadderat, (b) şüpheli/çekinilmesi gereken kimse/şey.
bardak kılıfı
Noun, Food-Kitchen
bir kimsenin tam beğendiği şey olmak
Verb
(nahoş bir şeyi) denemek, tadına bakmak, yaşamak.
bir fincan çay için neler vermek mezdim
İleride ne olacağı bilinmez.