do for

English-Turkish Translation

  1. bakmak, yemek pişirmek, ev işleri yapmak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

do for someone
birini öldürmek Verb
do for someone
birinin canını çıkarmak Verb
do for someone
birine büyük zarar vermek Verb
do for someone
birini mahvetmek Verb
do for someone
birinin sonunu getirmek Verb
do for something
birşeye büyük hasar vermek Verb
do for something
birşeye büyük zarar vermek Verb
this will do for a hammer
bu çekiç yerine geçer
What can I do for you?
Emriniz/arzunuz nedir? Ne emrettiniz?
do dangerous things as if longing for death
eceline susamak Verb
do duty for sb
biri için bir görev yapmak Verb
do everything another person asks for
bir sözünü iki etmemek Verb
do something about without being punished for doing it
yanına kâr kalmak Verb
do something for a consideration
bir bedel karşılığı bir şey yapmak Verb
do something for a lark
bir şeyi sırf şaka olsun diye yapmak.
do something for form's sake
bir şeyi âdet yerini bulsun diye yapmak Verb
do something for money
bir şeyi para için yapmak Verb
do something for pims
bir şeyi kâr için yapmak Verb
do something for pleasure
bir şeyi zevk için yapmak Verb
do something for profit
bir şeyi kâr için yapmak Verb
do something for the sake of one's family
ailesinin hatırı için bir şey yapmak Verb
he'll do it for certain
elbet elbette yapacak
hunger for/after/to do something
özlemek, özlem duymak, hasret çekmek, şiddetle arzulamak.
indisposed for/to do something
(bir şeyi yapmaya) isteksiz, hevessiz.
The men were indisposed to work nights: İşçiler gece çalışmak
istemiyorlar.
He seems indisposed to go to university: Üniversiteye gitmeye hevesli görünmüyor.
indisposition for/to do sth
(bir şeyi yapmaya) isteksizlik, hevessizlik.
long for someone to do something
(bir kimsenin bir şey yapmasını) candan istemek/dilemek, can atmak.
She longed for him to stay longer:
Onun daha fazla kalmasını candan istiyordu.
provide an opportunity for someone to do sth
birine bir şey yapması için fırsat vermek Verb
spontaneously to want to do (sth helpful for another
iç inden gelmek Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database