gülünç olmak, gülünç duruma düşmek.
aptal durumuna düşmüş olma
sokak serserisi, karaktersiz/âdi/güvenilmez kimse.
A bad egg who had served several years in prison:
Yıllarca hapis yatmış bir sokak serserisi.
bad actor, bad apple, bad hat, bad lot ile ayni anlama gelir.
çırpılmış yumurta
Noun, Food-Kitchen
karışık nitelikli/hem iyi hem kötü tarafları olan şey.
like curate's egg: hem iyi kem kötü, karışık.
(a) Paskalya yumurtası, (b) yumurta şeklinde çikolata.
sıfır (oyun/yarışma sonucunu ifade için kullanılır).
Noun
katı yumurta
Food-Kitchen
bir suikasti hazırlık aşamasındayken akamete uğratmak
Verb
(a) yumurtlamak.
This hen lays brown eggs. (b)
argo fiyasko vermek, başarısızlığa uğramak,
(bilhassa topluluk karşısında) bozum olmak.
iyi ve kötü nitelikleri olma
yedek para, ihtiyat akçesi.
Noun
Fedakârlık yapmadan amaca ulaşılamaz.
başarısızlıkla sonuçlanmak
Verb
üst rütbeli subayın şapka vizörü üzerindeki süsleme
çırpılarak yağda pişirilen yumurta
beyzî süs, binaların cephelerini süslemek için yapılan yumurta ve kargı biçimli kabartma desen.
yumurtalı krema: yumurta, süt ve şekerden yapılan bir tatlı.
beyzî süs, binaların cephelerini süslemek için yapılan yumurta ve kargı biçimli kabartma desen.
beyzî süs, binaların cephelerini süslemek için yapılan yumurta ve kargı biçimli kabartma desen.
yumurtalı İngiliz pidesi: kızartılmış küçük yuvarlak ekmek üzerine domuz sucuğu, yumurta çılbırı ve Hollanda
sosu konarak yapılan yiyecek.
(kuşlar , tavuklar) yumurtlamayan
egg ile ayni anlama gelir. yumurta gözesi/hücresi, tohum.
şeker ve sütten yapılan alkollü bir içki
yumurta delici
Noun, Food-Kitchen
yumurta pişirici
Noun, Food-Kitchen
yumurtalı Çin mantısı: içine domuz kıyması, bambu filizi, soğan vb. doldurulup yağda kızartılan yumurtalı hamur.
yumurta ayırıcı
Noun, Food-Kitchen
yumurta dilimleyici
Noun, Food-Kitchen
yumurta saati
Noun, Food-Kitchen
yumurta beyazı
Food-Kitchen
dışarda bir yerde birkaç kuruş yatırmış olmak
Verb
kızılgerdan yumurta mavisi
Adjective
Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?
Sentence