follow-up

  1. Noun takip süreci
  2. izleme, kovuşturma, takip.
  3. üsteleme, tayit, tekit.
  4. (bir şeyi) izleyen, takip eden, (bir şeyin) arkasından giden/gönderilen/yapılan.
    a follow-up circular.
    He needed a follow-up treatment from a specialist doctor.
idari takipteki krediler Noun
kanuni takipteki krediler Noun
işlerin takibatı
takip edilecek işler
iş takip dosyası Noun
iş takibi talimatı
(reklam) izleme mektubu
izleme mektubu
iş takibi
(a) peşini bırakmamak, inatla/ısrarla izlemek/takip etmek, vazgeçmemek.
follow up a clue: bir
ipucunu izlemek. (b) üstelemek, teyit/tekit etmek.
He followed up his first request by asking again a week later. (c) (sonuca/başarıya ulaş(tır)ın-caya kadar) izlemek/takip etmek.
follow up a victory: bir zaferi sonuna kadar getirmek.