görevlerini ihmal etmek
Verb
hesabında yanılmış olmak
Verb
hesabında yanılmış olmak
Verb
çok eski kafalı olmak
Verb
işverenin gözünden düşmek
Verb
çıraklık eğitimini tamamlamış olmak
Verb
aklı başından gitmiş olmak
Verb
gelirine uygun olarak yaşamamak
Verb
geliriyle orantılı olmamak
Verb
kafa yormak/patlatmak, (birşeyi anlamak/çözmek için) bütün zekâsını/gücünü kullanmak.
She beat her brains out studying, but couldn't keep up with the rest of the class: Bütün gücü ile çalıştı ise de diğer öğrencilere yetişemedi.
(a) beynine kurşunu sıkmak, beynini patlatmak, intihar etmek, (b)
argo kafa patlatmak, çok sıkı
çalışmak.
He blew his brains out to pass the exam.
birinin beynini uçurmak
Verb
birinin beynini patlatmak
Verb
yükümlülüklerini gerçekleştirmek
Verb
sözünü yerine getirmek
Verb
yükümlülüklerini yerine getirmek
Verb
vaadini yerine getirmek
Verb
sözünü yerine getirmek
Verb
çevresiyle ilgilenmek, başkalarile dostluk kurmak, kabuğundan çıkmak.
hüngür hüngür ağlamak, gözlerinden kanlı yaşlar akıtmak, teselli bulamamak, ıstırap ve kederden sürekli
ağlamak.
When her little baby died, the poor lady cried her eyes out.
doyasıya/ hüngür hüngür ağlamak.
düşmanlarına pes dedirtmek
Verb
çileden çıkarmak, çıldırtmak, deli etmek.
içi içini/kendi kendini yemek, çok üzülmek, üzüntüden zayıflamak.
She was eating her heart out for her son who was away at the war.
(a) çok üzülmek, içi içini yemek, kendini yeyip bitirmek, (kininden/öfkesinden vb.) çatlamak, (b) özlemek.
herşeye boyun eğmek, (bir kimsenin) her dediğini yapmak, eline ayağına kapanmak, her isteğine/emrine
uymak, dize gelmek.
I'll soon have him eating out of my hand: Yakında onu dize getiririm.
birine tamamen güvenmek/bel bağlamak, her dediğini yapmak, bir dediğini iki etmemek, mutlak itaat göstermek.
tercüme yaparak emeklilik maaşını biraz artırmak
Verb
davasını başarıyla savunamamak
Verb
(a) (hayvan) yemini avuçtan almak, (b)
mec. pek uysal olmak, birinin avucunun içine bakmak, yuları ele vermek.
(kalabalıktan vb.) güçlükle/mücadele ederek kurtulmak.
parasını pencereden savurmak
Verb
daha çok ya da hızlı çalışmak
Verb
boyunu aşan suya girmek
Verb
başından büyük işe girişmek.
görevlerinden kaçmak
Verb
mali güçlüklerle karşılaşmak
Verb
mali güçlüklerden kurtulmak
Verb
birisini kızdırmak /sinirlendirmek/çileden çıkarmak.
çok uğraşmak/çaba harcamak, büyük zahmete katlanmak. (b) kasten/mahsus/bile bile yapmak.
çocuk büyüdükçe giysileri dar gelmek
Verb
uykusunu almış olmak
Verb
işi başından aşkın olmak
Verb
işi başından aşmak, işi çok zor olmak.
korkudan sıçramak; aşırı derecede coşmak.
bir sendikayı işletmesinden uzak tutmak
Verb
sendikayı işletmesinden uzak tutmak
Verb
iş inin girdisini çıktısını bilmek
Verb
parasını dikkatle harcamak
Verb
parasını kârlı olarak yatırmak
Verb
parasını kazançlı işe yatırmak
Verb
zamanını yapacağı işlere ayırmak
Verb
henüz hayati tehlikeyi atlatmamış olmak
Verb, Idioms
henüz kefeni yırtmamış olmak
Verb, Idioms
tam anlamıyla düze çıkmamış olmak
Verb, Idioms
tam toparlanamamak
Verb, Idioms
bir kimsenin bilgisi/tecrübesi/uzmanlığı dışında.
He said that computer programming is off his beat.
(a) deli, kaçık, çıldırmış, zıvanadan çıkmış, (b) çılgın, hezeyan halinde, mantıksız, akıl ve muhakemesini kaybetmiş.
(a) deli, kaçık, çıldırmış, zıvanadan çıkmış, (b) çılgın, hezeyan halinde, mantıksız, akıl ve muhakemesini kaybetmiş.
(a) deli, kaçık, (b) (tamamen) unutulmuş.
Out of sight, out of mind: Gözden uzak olan gönülden de uzak olur.
(a) bilgi ve yeteneği dışında.
I'm out of my depth when it comes to mathematics. (b) (su) boyunu
aşan.
get out of one's depth: (i) su boyunu aşmak, suda ayağı yerden kesilmek; (ii) yetkisi dışına çıkmak.
kulağından tutulup atılmış, işinden kovulmuş.
kalabalıkta arkadaşlarını seçmek
Verb
birinin başına bela kesilmek, musallat olmak, başının etini yemek.
zamanını bir programa sokmak
Verb
kafayı pencereden dışarı çıkarmak
Verb
dürterek birinin gözünü çıkarmak.
başını pencereden dışarı çıkarmak
Verb
öfkesini birine boşaltmak
Verb
candan teşekkür etmek
Verb
dertlerini döküp saçmak
Verb
çek defterini çıkarmak
Verb
başkası için kendini ateşe atmak, başkasına yardım için belaya girmek.
parasını faize yatırmak
Verb
bütün takatını tüketmek
Verb
birinin pabucunu dama at(tır)mak, burnunu kırmak, ilgiyi kendi üzerinde toplayıp birini kıskandırmak.
His nose was put out of joint: Burnu kırıldı; pabucu dama atıldı.
(a) ayağını kaydırmak, pabucunu dama at(tır)mak, burnunu/gururunu kırmak, (b) birinin ümitlerini kırmak,
plânlarını akamete uğratmak.
birisinin ocağını söndürmek/teşebbüsünü akamete uğratmak.
unut(tur)mak, aklından çıkarmak.
bir şeyi kafasından atmak
Verb
bir şeyi birinin ulaşamayacağı yere koymak
Verb
bir işteki payını satmak
Verb
işteki payını satmak
Verb
ihbarıni biri aracılığıyla yapmak
Verb
ihbarını biri aracılığıyla yapmak
Verb
parasını ortaya koymak
Verb
parasını istemeye istemeye vermek
Verb
eleştirisini söylemek
Verb
talebinde ısrar etmek
Verb
Sen karışma!
Sentence, Idioms
Sen bu işe burnunu sokma!
Sentence, Idioms
Sen bu işe karışma!
Exclamation, Idioms
Sen burnunu sokma!
Exclamation, Idioms
kelleyi koltuğa almak, büyük bir tehlikeye atılmak.
A politician supporting an unpopular law is sticking his neck out: he may loose the next election.
tehlikeyi göze almak, kelleyi koltuğa almak, tehlikeye göğüs germek.
birinin dikkatini çekmek
Verb
birine önemli gelmek
Verb
kendi açtığı çığırda ilerlemek, bağımsız/yeni bir hayata/işe başlamak, kimseye müdanaa etmemek.
gelirinden bir meblağ çıkarmak
Verb
öfkesini karısından çıkarmak
Verb
hemşerilik hakkını elinden almak
Verb
(birinin) ekmeğini elinden almak, geçimine/nasibine engel olmak.
bozum etmek, küçük düşürmek, yelkenlerini suya indirtmek, gururunu kırmak.
öfkesini yatıştırmak, yelkenleri suya indirmek.
sözü (birisinin) ağzından kapmak, konuşmasına fırsat vermemek.
(karşısındakinin) ağzından sözü kapmak; leb demeden leblebiyi anlamak.
You have taken the words out of my mouth: Ben de tam bunu söyleyecektim.
kalbini parçalamak, çok dokunmak/hüzün vermek.
konuklarının çekingenliğini gidermek
Verb
kredi kartı limitini geçmek
Verb, Banking
kredi kartı limitini aşmak
Verb, Banking
ceplerinin içini dışına çıkarmak
Verb
cepinıters yüz yapmak
Verb
konukseverliğini istismar etmek
Verb