işinde henüz acemi olmak
Verb
elma yeşili, sarımtrak yeşil.
yuvarlamaca yeşil sahası.
açık yeşil sarı
Adjective
kamuflaj yeşili
Adjective
(trafik lambaları) sarıyken yeşil yanmak
Verb
krom yeşili, krom sarısı ile Prusya mavisinden yapılan sabit yeşil renk.
(a) kobalt yeşili, sarımtrak yeşil, (b) kobalt ve çinko oksit içeren yeşil boya.
koyu zeytin yeşili
Adjective
koyu pastel yeşil
Adjective
zümrüt yeşili: bakır ve arsenikle yapılan parlak yeşil renkli ve çok zehirli bir boya.
denizci cenneti: ölen denizcilerin gideceği farzedilen cennet.
ilkbahar yeşili
Adjective
jade ile ayni anlama gelir. yeşil, mavimsi/sarımsı yeşil renk.
koyu sarımtrak yeşil.
Noun
zeytunî, zeytin yeşili.
Noun
loden ile ayni anlama gelir. koyu yeşil, şayak rengi, koyu zeytunî renk.
kâğıt para, banknot.
Noun
yosun rengi, sarımtrak donuk yeşil renk.
nil yeşili, soluk sarımtrak yeşil.
yeşil zehir: 3Cu(AsO
2)
2.Cu(C
2H
3O
2)
2:
bakır asetat ve arsenik trioksitten ibaret haşarat öldürücü zümrüt yeşili renginde toz.
green ile ayni anlama gelir. golf hedef deliğinin etrafındaki düz çimen.
golf alanında kuyunun bulunduğu yer.
Noun
ilkbahar yeşili
Adjective
çatışma, dalaşma, kavga, dövüş.
feared wigs on the green at the annual meeting.
yeşil yosun
(Chlorophyceae).
Noun
(Br) yeşillik kuşağı (bir kent çevresinde yeni inşaatların kısıtlandığı açık arazi
yeşil bülbül: GD Asya ve GB Pasifikte bulunan yeşil-mavi-siyah-sarı tüylü meyve ile beslenen bülbül.
fruitsucker, leafbird ile ayni anlama gelir.
Noun
yabancı (özellikle Meksikalı) işçinin giriş kartı.
Noun
uluslararası sigorta kartı, yeşil kart.
Noun, Automobiles
gümrük vergisine tabi eşyalar getirmeyen yolculara ayrılmış geçit
yeşil şartlı akreditif (amir bankanın lehdara malların depolanması ve mallara ilişkin depo makbuzlarını
bankaya ibraz ve teslim etmesi karşılığında av
çuha (veya benzeri kumaş).
Noun
taze mısır (koçanı).
Noun
(AT) üye ülkelerde tarımsal fiyatlarda büyük dalgalanmaları önlemek amacıyla kullanılan yapay döviz kurları
Noun
(AT) yeşil para (ortak tarım politikası çerçevesinde , üye ülkelerde tarım ürünleri fiyatlarında iniş
çıkışları önlemek amacıyla kullanılan suni döviz
Hücre-i Saadet
Proper Name, Place Names
yeşil-ejder
(Arisaema dracontium): KD Amerikada yetişen uzun saplı ufak çiçekli bir tür yılan yastığı.
Noun
nadas tarlaya ekilen yeşil yapraklı bitki (pancar, şalgam vb.).
sermaye arayışı içinde olan ve sadece fikir aşamasındaki yatırım projeleri için kullanılan deyim
yeşilbeze: kerevides vb. gibi onayaklı kabuklu eklembacaklılarda duyarga tabanına açılan bir çift bezeden herbiri.
Noun
hiç inşaat yapılmamış bir alana yeni bir fabrika ya da işletme tesisi yapımı projesi
marulcuk
(Hellaborus viridis).
yeşil balıkçıl
(Butorides virescens): tüyleri koyu mavimtrak yeşil küçük bir balıkçıl cinsi. Amerikada bulunur.
Noun
yeşil jakamar
(Galbula viridis): parlak-kuşgillerden Brezilya ormanlarında yaşayan sırtı altın yeşili bir kuş.
Noun
(Br) posta paketi gümrük etiketi
Yeşil Fener
Proper Name, Cinema
yeşil mercimek
Noun, Food-Kitchen
yeşil ışık, trafikte “geç” işareti.
Noun
izin, müsaade, ruhsat.
We're ready to build our house. We're just waiting for the green light from the council.
Noun
yeşil kertenkele
(Lacerta viridis): Akdeniz bölgerinde yaşayan 30-50 cm. uzunluğunda kertenkele.
Noun
yeşil gübre: toprağı zenginleştirmesi için yeşil iken sürülüp toprağa katılan bitki (fasulye, yonca vb.).
Noun
ayrışmamış (ham) gübre.
Noun
yeşil pazarlama
Noun, Advertising
blue mold ile ayni anlama gelir. mavi küf
(Penicillium): ekmek, peynir gibi gıdaların üzerinde
oluşan mavi-yeşil renkli küf.
yeşil maymun
(Cercopithecus aethiops sabaeus): Batı Afrikada bulunan sırtı yeşilimsi gri, kuyruğu
sarı renkte bir tür maymun.
Noun
Vermont (takma adı).
Noun
yeşil zeytin
Food-Kitchen
önerge, hükümet önergesi.
Noun
şeftali biti, yaprak biti
(Myzus persicae): birçok bitki hastalıklarının virüsünü taşıyan, bilhassa
şeftalileri mahveden sarı-yeşil renkli bir haşarat.
greenfly ile ayni anlama gelir.
Noun
bezelye
Noun, Food-Kitchen
dolmalık biber
(Capsicum frutescens grossum).
Noun
(her çeşit) taze biber
(Capsicum frutescens).
Noun
(AT) ortak tarım politikası çerçevesinde
İngiliz lirasının hesap birimi ile ifade edilmiş değerine verilen ad
tarımsal devrim: tarım usullerini ve üretimi birlikte geliştirme, verimi artırma.
Noun
yeşil devrim
Noun, Environment-Ecology
yeşil salata
Food-Kitchen
bir aracılık yüklenimi sözleşmesine
katılımcı kuruluşlara ilk satış fiyatından yeni hisse senetleri alabilmelerini sağlamak üzere yazılan kayıt
yeşil yılan
(Liopeltis vernalis ve
Orphiodrys aestivus): parlak yeşil renkli, böcek yiyerek
geçinen zararsız iki tür K. Amerika yılanı.
Noun
yeşil sabun: KOH ve keten tohumu yağından yapılır, deri hastalıklarını tedavide kullanılır.
Noun
(US) indirim damgası
Noun
(US) iskonto markası
Noun
yeşil dolmalık biber
Noun, Food-Kitchen
yeşil çay: çay yapraklarını fermantasyona tâbi tutmadan kurutarak yapılan çay.
Noun
çevreci teknolojiler
Noun, Environment-Ecology
bahçıvanlık hüneri/mahareti.
Noun
yeşil kurbağa
(Bufo viridis).
Noun
yeşil kaplumbağa
(Chelonia mydass): sıcak denizlerde yaşayan, etinden çorba yapılan deniz kaplumbağası.
Noun
yeşil sebze, yaprakları ve sapları yenen sebze.
Noun
demir sülfat. ferrous sulfate
Noun
kıskançlıktan çatlamak
Verb
yeşil ağaçkakan
(Picus viridis): Avrupa ve Ön Asyada ovalarda yaşayan başı kırmızı, gövdesi yeşil
ağaçkakan. Uzunluğu 32 cm.
Noun
yeşil lapin
Noun, Zoology
bir işin başlamasına izin vermek.
eli bereketli olmak, sebze/çiçek vb. yetiştirmekte usta olmak.
birisini kıskançlıktan çatlatmak
Verb
bir proje için onay almak
Verb
biber dolması
Noun, Food-Kitchen
Vadim O kadar Yeşildi Ki
Proper Name, Cinema
Yeşilay
Noun, Organizations