uçaksavar mevzii
Noun, Military
hava tabancası, hava basıncı ile çalışan silah.
Noun
(a) işaret verilmeden yarışa başlamak, (b) bir işe vakitsiz (vaktinden önce) başlamak, acele etmek/davranmak, ivmek.
kodaman, nüfuzlu/önemli kişi.
He became a big gun in scientific circles: Bilimsel çevrelerde önemli bir kişi oldu.
Noun
kodaman, nüfuzlu/önemli kimse, yüksek mevki sahibi adam.
biyopsi tabancası
Noun, Medical Equipment
(40 mm. otomatik) uçaksavar topu.
Noun
hafif makineli tüfek.
Noun
chaser ile ayni anlama gelir. takip gemisi topu. bow chaser: baş topu. stern chaser: kıç topu.
elektron tabancası
Noun, Physics
fil tüfeği: fil ve benzeri hayvanları avlamakta kullanılan büyük çaplı tüfek.
flaş-çakan: foto flaşını ve diyaframı beraberce çalıştıran düzen.
Noun
Gatling (makineli) tüfeği: bir eksen etrafında dönerek otomatik doldurulup ateşlenen bir sürü namlusu olan ilkel makineli tüfek.
Noun
(a) (makinenin motorunu) birdenbire hızlandırmak, (b) hızını/şiddetini/verimini vb. artırmak.
harekete geçirmek, hızlandırmak.
(el ile işleyen) yağ/gres pompası, (yatak yağlamak için) yağlama tabancası.
Noun
zıpkın-atan, zıpkın tüfeği.
kurutma makinesi/tabancası: alevsiz sıcak hava üfleyen cihaz.
Noun
(a) işaret verilmeden yarışa başlamak, (b) bir işe vakitsiz (vaktinden önce) başlamak, acele etmek/davranmak, ivmek.
(a) işaret verilmeden önce başlamak/harekete geçmek, (b) vaktinden önce başlamak.
zamanından önce harekete geçmek
Verb
hafif makineli tüfek.
Noun
hafif makineli tüfek.
Noun
matem topu: matem işareti olarak (kral veya devlet başkanının ölümü, geminin batması vb. dolayısıyla) her dakikada bir atılan top.
(gemide/kalede) sahte top.
geri tepmesiz top
Noun, Military
isyan bastırma tüfeği, yaralamaktan ziyade korkutan kısa namlulu tüfek.
Noun
roket topu, roketli silah, roket atan, bazuka
Noun
sons of guns ) argo (a) çapkın, külhanbeyi, madrabaz, düzenbaz, alçak, rezil, (b) köftehor,
maskara (sevgi ve şefkat hitabı olarak).
oyuncak su tabancası, püskürtme şırıngası.
yüksek voltta elektrik çıkaran silah
hafif makinalı tüfek.
Noun
Tomson hafif makineli tüfeği.
Tomson hafif makineli tüfeği.
taret topu, taret/kule silahı.
müşkül/zor durumda, kendini savunma zorunda.
bireysel silahlanmanın önlenmesi
Noun, Politics-Intl. Relations
top mürettebatı, silah mürettebatı.
Noun
(a)
ABD- argo birini yoketmeye çalışmak, vurmak/öldürmek maksadıyla aramak, (b) peşine düşmek,
bütün gayretiyle araştırmak, bulmaya/ele geçirmeye çalışmak.
gun for victory: bütün gücüyle zafere ulaşmaya çalışmak.
top madeni, tunç: bakır-kalay-çinko alaşımı.
Noun
gri alaşım: zincir, kemer tokası vb. yapmakta kullanılan menevişli koyu kurşunî/siyahımsı gri renkte maden alaşımı.
Noun
gangsterin sevgilisi.
Noun
kadın haydut/hırsız. moll ile ayni anlama gelir.
Noun
silahhane, silahların muhafaza edildiği salon.
Noun
savaş gemisinde küçük rütbeli subaylar bölümü.
Noun
(biri sabit) iki makaralı palanga.
Noun
top tareti
Noun, Military
silahı ateşe hazır duruma getirmek
Verb
birine silahını doğrultmak
Verb
(US) birine silah doğrultmak
Verb