key

  1. Noun anahtar.
    master/skeleton key: ana anahtar, birçok kilitleri açan anahtar.
    pass key: maymuncuk.

    put the key in the lock: anahtarı kilide sokmak.
  2. Noun (bir sonuca ulaştıran) yol.
    the key to happiness: saadet yolu.
  3. Noun çözüm yolu.
    the key to a puzzle.
  4. Noun cevap/şifre cetveli, şifre anahtarı.
    key to the secret writing.
  5. Noun kılavuz, açıklama, başka bir metni açıklayan yazı.
    a key to the grammar execises.
  6. Noun kama, dil, kurgu, çeşitli mekanik düzenleri tutan/kilitleyen veya açan düzen.
  7. Noun vida/somun anahtarı.
  8. Noun (yazı/hesap makinelerinde) tuş.
  9. Noun, Music (a) (piyano vb.) tuş, (b) nefesli sazlarda) kapakçık, (c) temel ses, esas tonalite.
    a symphony in
    the key of C minor. (d) anahtar (işareti).
  10. Noun ses perdesi.
  11. Noun (düşünce/ifade) üslûp, tarz.
    All in the same key: Hep aynı tarzda/aynı üslûpta; yeknesak bir şekilde.

    The poet wrote in a melancholy key.
  12. Noun, Electronics (a) açkı, açar, düğme, bir devreyi açmaya/kapamaya yarayan alet, (b)
    telg. maniple.
  13. Noun sınıflandırma, tasnif.
  14. Noun (duvarcılıkta) (bkz: keystone ).
  15. Noun, Architecture anahtar taşı.
  16. Noun (marangozlukta) kama.
  17. Noun, Photography hâkim renk tonu.
  18. Noun (resim) temel renk.
  19. Noun, Botany (bkz: samara )
  20. Adjective temel, esas, ana, önemli.
    key industry: temel/ana sanayi.
    key map: ana harita.
    key point:
    esas/önemli nokta.
    key position: yetkili/önemli mevki.
    a key man = a man in a key position: önemli (mevkide bulunan) adam.
    key question: temel sorun.
  21. Transitive Verb kilitlemek.
  22. Transitive Verb (kama vb. ile) sıkıştırmak, tutturmak, tespit etmek.
  23. Transitive Verb kilit taşını yerleştirip kemeri tutturmak.
  24. Transitive Verb anahtar yapmak/takmak.
  25. Transitive Verb kitapta bakılması gereken yerleri gösteren not koymak.
    Instructions keyed to accompanying drawings.
  26. Transitive Verb çözmek, çözüm yolu bulmak.
  27. Transitive Verb, Music akord etmek.
    The concert was a failure because the instruments were wrongly keyed. To key a piano
    in preparation for a concert.
  28. Transitive Verb (bitki/hayvan) sınıflandırmak.
  29. Transitive Verb, Sports karşı oyuncunun hareketlerini gözetlemek/gözetleyerek kendi oyun sırasını kollamak.
  30. Transitive Verb (yazı/hesap makinesinde vb.) tuşlara basmak.
  31. Transitive Verb (resim) renkleri uydurmak/ayarlamak.
  32. Noun adacık, (kıyı boyunca uzanan) mercan ada.
  33. Noun bir kilo esrar/meruvana.
ceplerinde anahtar aramak Verb
mektuplarını kilit altında tutmak Verb
anahtar teslim Adjective, Civil Law
alyan anahtarı Noun
Alt tuşu Information Technology
ok tuşu Information Technology
geri tuşu Information Technology
boru anahtarı (lokma anahtarı , somun anahtarı)
otomobil anahtarı
(Br) ev kapısının anahtarı
delgi: içecek ihtiva eden teneke kutuları delmeye yarayan üçgensel sivri uçlu alet. Noun
şifre anahtarı
kurgu
şifre anahtarı
birleşik tuş Information Technology
komut tuşu Information Technology
birleşik anahtar Information Technology
Sil tuşu Information Technology
Sil tuşu Information Technology
kapı anahtarı
maymuncuk
Son tuşu Information Technology
Gir tuşu Information Technology
Esc tuşu Information Technology
kaçış tuşu Information Technology
saplama
yanlış anahtar
maymuncuk
işlev tuşu Information Technology
alyan anahtarı Noun
aydınlık ekran
açık ton
geçiş tuşu Information Technology
ateşleme açkısı.
maymuncuk
kurallara uygun anahtar
yasal anahtar
(telefon) birlikte dinleme tuşu
koyu ton
ölçülü
majör ton
maymuncuk (bütün kapıları açan anahtar
maymuncuk anahtarı
bütün kapıları açan anahtar
maymuncuk
minör ton
mors
somun anahtarı
düzensiz
akortsuz
tam olarak uymayan
maymuncuk
boru anahtarı (lokma anahtarı , somun anahtarı)
basma düğme
oda anahtarı
somun anahtarı
cıvata anahtarı
ingiliz anahtarı
maniple
kısa yol tuşu Information Technology
erkek anahtar
(daktilo) ara tuşu
kontak anahtarı
kontak anahtarı
boru anahtarı (lokma anahtarı , somun anahtarı)
anahtar teslim
yinelemeli tuş Information Technology
üretici ya da toptancı gözüyle büyük perakendeci
bir reklam ajansının büyük müşterisi
baş müttefik; önemli müttefik
kilit mevki tayinleri Noun
en etkili alan
başarı yolu
anahtar ağzı
anahtar dili
ana blok: kardan yapılan eskimo evlerinde tavanı tıkamak için konulan büyük konik kar kütlesi. Noun
ana organ
ileri gelen işadamları Noun
anahtarlık
köstek
anahtar kulübü: her üyesinde anahtar bulunan özel gece kulübü. Noun
ilgisiz
anahtar çarpışması
başlıca ilgisi
esas iştigal mevzuu
ana masraflar Noun
uluslararası kabul gören para
önemli müşteri
müşahede günü
başlıca talep
bellibaşlı ayrıntılar Noun
ana şema
zımba
tuşlamalı
tuşa basımlı
ana ekonomiler Noun
kilit noktalardaki memurlar Noun
kilit noktalardaki yöneticiler Noun
başlıca etken
ana vakıalar Noun
esas gerçekler Noun
piyasa rayicini tayin eden fiyat
başlıca özellik
rakam
çilingir
samara Noun
ana iştirakler
anahtar deliği
ana gösterge
ana sanayi
kilit pozisyon
ana bağlantı
anahtarcılık
kilit noktasındaki adam
kilit adam
anahtar kişi
genel harita
kilit mevkideki tüketici grubu
önemli üyeler Noun
esas nota
ana ses
anahtar sayı
şifre
başlıca amaç
kilit mevki
kilit mevkideki memur
kilit noktasındaki memur
tuş takımı Information Technology
ileri gelen gazete
kilit mevkideki şahıslar
kilit mevkideki personel
soba kapak çerçevesi
kilit noktası Noun
önemli nokta
kilit mevki I
kilit mevki
önemli mevki
önemli mevki
piyasa rayicini tayin eden fiyat
bir piyasanın içinde en çok potansiyel satın alma gücü olan alıcılar grubu
ana hüküm
önemli nitelik
ana sorun
ana kaynak
anahtar halkası Noun
anahtarlık
ana yol
keyway ile ayni anlama gelir. yiv, kama yuvası.
kilit sektör
temel servis
kamalı mil
yayın merkezi
anahtar taşı
kontak anahtarı
baş görev
…'e hazırlamak/uygun hale getirmek, uydurmak.
Their factories are keyed to produce the things that
their army needs (are keyed to the needs of the army).
(a) heyecanlandırmak, coşturmak.
The coach keyed up the team for the big game. (b) hazırlamak,
cesaret vermek.
She was keyed up for the big game. (c) perdesini/tonunu yükseltmek.
sonucu kararlaştıran oy
sonucu etkileyen oy
en önemli tanık
yüksek ehliyetli işçi uzman
kritik yıllar Noun
konum atlatmayan tuş Information Technology

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Ne vakit, ne zaman” anlamına gelen ... Tâ be-key söyleyişlerinde geçer
  2. Yarayı veya vücûdun hasta bir yerini ... maksadıyle kızgın demirle yakma