host

English-Turkish Translation

  1. Noun, Biology konak (Kaynak: Evrim Çalışkanları)
  2. Noun mihmandar
  3. ev sahibi, misafir eden kimse.
    act as a host: ev sahipliği yapmak.
  4. konukçu, mihmandar.
  5. izlence yönetmeni, yönetmen.
  6. otelci, hancı.
  7. konakçı, konut: asalakların üzerinde yaşadığı bitki/hayvan.
  8. kalabalık, çokluk, sürü, topluluk.
    a host of: pek çok, külliyetli, bir sürü, haddinden ziyade. DEVAMINI OKU

    a host of details.
    He has hosts of friends: Pek çok arkadaşı var.
    We are faced with a host of difficulties: Pek çok zorluklarla karşılaştık.
    the Heavenly hosts: melekler, yıldızlar.
    Lord God of hosts: (a) Meleklerin âmiri olan Allah, (b) Orduları zafere ulaştıran Allah.
    He is a host in himself: Bir çok adama bedeldir/Tek başına birçok kimsenin göreceği işi yapar. GİZLE
  9. ordu.
  10. (Katoliklerde) Aşai Rabbani âyininde takdis edilerek yenen ekmek/yufka.
  11. misafir etmek, ağırlamak.
  12. (düşmanca bir maksat için) toplanmak, bir araya gelmek, içtima etmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

air-host (male)
kabin görevlisi Noun, Air Traffic
air-host (male)
kabin memuru Noun, Air Traffic
air-host (male)
uçuş görevlisi Noun, Air Traffic
air-host (male)
host (erkek) Noun, Air Traffic
air-host (male)
hostes (kadın) Noun, Air Traffic
reckon without one's host
kendi kendine gelin güveyi olmak, ilgililere danışmadan iş görmek, güçlükleri düşünmeden plân kurmak.
reckon without one's host
kendi kendine gelin güveyi olmak, ilgililerin fikrini almadan plân hazırlamak.
act as the host
evsahipliği yapmak Verb
definitive host
üreme konutu: bir asalağın üzerinde ürediği canlı.
elevation of the Host
Aşai Rabbani âyininde kutsal şarap ve ekmeğin yüksek bir yere konulması.
intermediate host
üzerinde bir asalağın bir süre yaşayıp eşeysiz ürediği canlı organizma.
intermediate host
ara konak Noun, Virology
intermediate host
ikincil konak Noun, Virology
no host
servis yapan barmenin bulunmadığı bar
office host
büro teşrifatçısı
office of host
büro teşrifatçılığı
officiate as host
ev sahipliği görevini yerine getirmek Verb
perform the part of the host
ev sahipliği rolünü yapmak Verb
host cell
konak hücre Noun, Biochemistry
host cell
konak hücre Noun, Virology
host community
evsahipliği yapan topluluk
host computer
anasistem Information Technology
host computer
asal (erkek , anaç) bilgisayar
host country
ev sahibi memleket
host country
ev sahibi ülke
host country
evsahipliği yapan memleket
host government
ev sahibi hükümet
host government
evsahipliği yapan hükümet
host nation
misafir ağırlayan ülke
host of gnats
sivrisinek (US tatarcık) sürüsü
host of ideas
çok fikir sahibi
host of questions
bir sürü soru
host state
evsahipliği yapan devlet
host town
ev sahibi şehir
host town
evsahibi şehir
host town
evsahipliği yapan şehir
a host of problems
bir sürü problem
a whole host of children
bir sürü çocuk
be faced with a host of difficulties
bir sürü güçlüklerle karşılaşmak Verb
play host to ...
...'e evsahipliği yapmak Verb
tourist- host encounter
gittikleri yerde turistlerin bölge sakinleriyle tanışması ve birbirlerini etkilemesi
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

host (erkek)
flight attendant Noun, Air Traffic
host (erkek)
cabin attendant Noun, Air Traffic
host (erkek)
steward (male) Noun, Air Traffic
host (erkek)
stewardess (female) Noun, Air Traffic
host (erkek)
air-host (male) Noun, Air Traffic
host (erkek)
air-hostess (female) Noun, Air Traffic
Turkish-English phrases from Zargan's own database

hoşt
Köpekleri kovmak, ... çıkarılan ses
höst
Hayvanları durdurmak ... kullanılan söz
 
 
Bize Ulaşın
Geri-bildirimde bulunun