içinde bulunan

Turkish-English Translation

  1. internal
  2. intra
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

belirli sınırlar içinde bulunan
inclusive
içinde bulunan kusur
inherent defect
bir nesne içinde bulunan miktar
mass
ikametgâhı ya da merkezi memleket içinde bulunan şirket
domestic corporation
kriz içinde bulunan sanayiler
crisis ridden industries Noun
(dergi) içinde yarı çıplak kız resimleri bulunan
girlie
(uzay araçları , vb ile ilgili olarak) içinde insan bulunan
manned
ambalajının içinde armağan bulunan perakende mal
merchandise pack
içinde anlamı çelişkili iki sözcük bulunan ifade
oxymoron
içinde armağan bulunan ürün ambalajı
premium pack
içinde er suyu bulunan
seminal
içinde et bulunan hamur işi yiyecek
pudding
içinde her şey bulunan
general
içinde kafein bulunan kola cevizi
cola
içinde kemik külü bulunan ince porselen
bone china
içinde kiriş bulunan
sinewy
içinde önceden düzenlenmiş hesap çizelgeleri bulunan kitap
ready reckoner
içinde yağ bulunan
oily
Turkish-English phrases from Zargan's own database