influence

English-Turkish Translation

  1. Noun tesir
  2. etki, tesir.
    to have an influence on something: bir şeyi etkilemek.
    under the influence of
    fear: korku tesiriyle, korkudan.
    under the influence of drink: içki tesiriyle, sarhoşlukla.
    a good/bad influence: iyi/kötü etki.
  3. nüfuz, hüküm, baskı.
    He has got influence: nüfuzludur, sözü geçer.
    to use one's influence to
    get a job.
    undue influence: nüfuz suiistimali, nüfuzunu kötüye kullanma.
    to exert an influence (= to bring influence) to bear on sth: bir şey üzerinde bütün nüfuzunu kullanmak, baskı yapmak.
    to bring every influence to bear (in order to): (… için) elinden geleni yapmak, her çareye başvurmak.
    to have far-reaching influence: geniş/büyük nüfuz sahibi olmak, sözünü her yerde geçirmek.
  4. nüfuzlu/sözü geçen kimse,
    argo piston.
    man of influence: nüfuzlu/sözü geçen kimse.
  5. Astrology esir, yıldızların yaydığına ve insanların mukadderatını etkilediğine inanılan ışınlama/radyasyon.
  6. Electronics irkilim, (elektrostatik) endüksiyon.
  7. etkilemek, tesir etmek, etki/tesir altında bırakmak.
    Don't let him influence you = Don't be influenced
    by him: Onun etkisi altında kalma.
    I don't want to influence your decision: Vereceğin karara tesir etmek istemem.
  8. zorlamak, baskı altında tutmak, zorla/baskı ile yaptırmak, ikna etmek, kandırmak.
    My father influenced
    me to accept the job: Babam işi kabul için beni zorladı.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

exercise one's influence
etkisini kullanmak Verb
exercise one's influence on sb
birinin üzerinde nüfuzunu kullanmak Verb
exert all one's influence
bütün etkisini kullanmak Verb
exert one's influence
nüfuzunu belirtmek Verb
owe one's position to influence
mevkiini pistonla elde etmiş olmak Verb
trade on one's political influence
siyasi nüfuzunu kullanmak Verb
use one's influence
nüfuzunu kullanmak Verb
agent of influence
etki ajanı Noun, Politics-Intl. Relations
area of influence
etki alanı Noun
bad influence
olumsuz etki Noun
break free from an influence
bir etkiden kurtulmak Verb
come under sb's influence
birinin etkisi altında olmak Verb
counter an influence
bir etkiyi nötrleştirmek Verb
counteract an influence
bir etkiye karşı mücadele etmek Verb
cyclical influence
konjonktürün etkisi
decisive influence
kesin etki
decisive influence
kaderini belirleyici etki
decisive influence
belirleyici etki Noun, Competition Law
deflationary influence
deflasyon etkisi
divine influence
ilham
economic influence
ekonomik etki
exercise influence
nüfuzu ile etkilemek Verb
exercise of influence
etkileme
gain influence
nüfuzu artmak Verb
great deal of influence
büyük çapta etki
have a far reaching influence
büyük etkisi olmak Verb
have far-reaching influence
yaygın etkisi olmak Verb
have influence
forsu olmak Verb
improper influence
haksız etkileme
improper influence
hâkim veya bir memurun üzerinde kanunsuz ve usulsüz nüfuz kullanma
improper influence
uygunsuz etki
lacking influence
etkisiz
local influence
yerel etki
man of influence
nüfuzlu adam
moneyed influence
para nüfuzu
negative influence
olumsuz etki Noun
peer influence
arkadaş çevresinin etkisi Noun, Psychology
peer influence
arkadaş etkisi Noun, Psychology
position of influence
nüfuzlu mevki I
position of influence
nüfuzlu mevki
resist an influence
bir etkiye karşı direnmek Verb
shifting of influence
nüfuzun yer değiştirmesi
sphere of influence
etki alanı Noun
sphere of influence
etki alanı (ekonomik yönden az gelişmiş ya da askeri gücü zayıf bir bölgenin , büyük bir gücün yönetimi altında olması
struggle for influence
nüfuz sahibi olmak için mücadele etmek Verb
surrender oneself to bad influence
kendini kötü etkiye maruz bırakmak Verb
the use of influence
dayılık (argo)
under the influence
sarhoş Adjective
under the influence
alkollü Adjective
under the influence
içkili Adjective
undue influence
nüfuzu kötüye kullanma Law
undue influence
yakışıksız nüfuz kullanma
wield enormous influence
büyük nüfuz sahibi olmak Verb
zone of influence
etki alanı Noun
zone of influence
nüfuz alanı Noun
influence a decision
bir kararı etkilemek Verb
influence a decision
bir kararda etkili olmak Verb
influence each other
etkileşmek Verb
influence fass
fiyatları etkilemek Verb
influence for good
olumlu etki
influence peddlar
hükümet temasçısı
influence peddling
nüfuz ticareti Noun
influence someone for the good
birini olumlu etkilemek Verb
influence someone to do something
birinin birşeyi yapmasında etkili olmak Verb
influence someone to do something
birini birşey yapma konusunda etkilemek Verb
influence something . appreciably
bir şeyi epey etkilemek Verb
influence something adversely
bir şeyin üzerinde kötü etkisi olmak Verb
influence something appreciably
epey etkilemek Verb
influence strongly
ağır basmak Verb
influence the course of events
olayların seyrini etkilemek Verb
influence the current of thought
halihazırdaki düşünceyi etkilemek Verb
influence the elections
seçimleri etkilemek Verb
attempt to influence fair trial
adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs Noun, Law
attempt to influence judicial authorities
yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs Noun, Law
be an influence in politics
siyaset alanında etkisi olmak Verb
be controlled by influence from outside
dışardan gelen etkilerin kontrolü altında olmak Verb
be under the influence of alcohol
alkolün etkisi altında olmak Verb
be under the influence of drink
içkili olmak Verb
be under the influence of intoxicating liquor
alkol etkisi altında olmak Verb
be under the influence of sb
birinin etkisi altında olmak Verb
bring influence to bear on sb
birini nüfuzu ile etkilemek Verb
capacity to yield to some influence or action
istidat
come under the influence of sb
birinin etkisi altına girmek Verb
driving under the influence of alcohol
alkollü araç kullanma Noun, Law
exercise one-s influence on behalf of sb
biri için piston yapmak Verb
exercise undue influence upon sb
biri üstünde yakışıksız biçimde nüfuz kullanmak Verb
exert undue influence on sb
biri (hâkim veya bir memur) üzerinde kanunsuz ve usulsüz nüfuz kullanmak Verb
government controlled by influence from outside
dışarının etkisiyle yönetilen hükümet
have influence on
etkilemek Verb
have influence with sb
biri üzerinde nüfuzu olmak Verb
I shall bring all my influence to bear on him
bütün nüfuzumu kullanacağım
persons of influence in the world of art
sanat dünyasında etkili kişiler Noun
persons of influence in the world of art
sanat dünyasında etkili olan şahıslar Noun
under the influence of alcohol
alkollü Adjective
under the influence of alcohol
içkili Adjective
under the influence of alcohol
sarhoş Adjective
under the influence of drink
zilzurna sarhoş olmak.
under the influence of intoxicating liquor
sarhoş edici içkinin etkisi altında
under the influence of intoxicating liquor
şarhoş edici içkinin etkisi altında
under the influence of liquor
alkollü içki etkisinde
undue influence (law)
herhangi bir kimse üzerinde onun irade serbestisini ihlal edecek nitelikteki haksız ve kanunsuz tesir
undue influence (law)
nüfuzu kötüye kullanma
use undue influence with the maker of a will
bir vasiyetnameyi hazırlayanın üzerinde nüfuzunu kötüye kullanmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database