trans yağ
Noun, Food-Kitchen
trans yağ asidi
Noun, Food-Kitchen
trans doymamış yağ asidi
Noun, Food-Kitchen
çene çalmak, lâkırdı etmek.
We sat there drinking beer and chewing the fat until it was time to go home.
çene çalmak, gevezelik/sohbet etmek.
yemeklik yağ
Food-Kitchen
büyük servet bırakmak
Verb
(yiyeceklerin kızartıldığı) kızgın yağ.
Noun
ayıbalığı sürüsünün içinde.
The hunt began yesterday with all ships in the fat.
iç yağı: hayvanların (özellikle domuzların) karın boşluğunda böbreklerin etrafını saran yağ tabakası.
Domuz yağı
(lard) bundan yapılır.
Noun
tekli doymamış yağ
Noun, Medicine
domuz yağı
Noun, Food-Kitchen
çoklu doymamış yağ
Noun, Medicine
domuz yağı
Noun, Food-Kitchen
doymuş yağ
Noun, Medicine
doymamış yağ
Noun, Medicine
zengin, siyasî partilere yardım eden zengin kişi.
Noun
kodaman, nüfuzlu/yüksek mevki sahibi kimse.
Noun
kendini beğenmiş/halinden memnun/uyuşuk kimse.
Noun
zengin şehir, zenginlik/refah vb. sağlayan yer/durum.
Noun
zayıflama mesiresi: zenginlerin perhiz ve idmanla kilo kaybettikleri mesire yeri.
Noun
yağsız süt
Noun, Food-Kitchen
çok zayıf ihtimal, olanaksızlık, imkânsızlık.
tam yağlı süt
Noun, Food-Kitchen
birinin para sıyla zengin olmak
Verb
birinin parasıyla zengin olmak
Verb
herşeyin en iyisine sahip olmak, sütün kaymağını yemek, tam bir refah içinde yaşamak.
her şeyin iyisi ile geçinmek
Verb
iş işten geçti, ateş bacayı sardı, (fena sonuçtan) kurtuluş ümidi yok.