Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
jab
Cozy
English-Turkish
English-Turkish Translation
dürtmek, itmek.
He jabbed his finger at me.
batırmak, saplamak, (ucu keskin bir şeyi hızla) daldırmak.
He jabbed his fork into the potato. She
jabbed her knitting needles into a ball of wool.
(yumruk vb.) hızla vurmak.
jab at sth
: bir şeye üstüste darbeler indirmek, habire vurmak.
She
could hear him jabbing viciously at the keys of typewriter.
dürtme, dürtüş, itme, itiş.
batırma, saplama.
(hızlı/kısa) darbe, vuruş.
He gave it a sharp jab
: Ona hızla vurdu.
iğne, enjeksiyon, şırınga.
job
ile ayni anlama gelir.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.