make a a

English-Turkish Translation

  1. Verb mesele çıkarmak
  2. Verb (US) bir yerde bulunmak
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

intend to make one's son a barrister
oğlunu avukat yapmak istemek Verb
make a bargain
bir satış anlaşmasını bağlamak Verb
make a bargain
bir işi bağlamak Verb
make a baton charge
copla saldırmak Verb
make a beeline
acele
make a belly-landing
karnı üstüne inmek Verb
make a bid for
fiyat teklif inde bulunmak Verb
make a bid for
fiyat teklifinde bulunmak Verb
make a bomb
çok zengin olmak Verb
make a book
at yarışında müşterek bahsi kabul etmek Verb
make a breach (in
gedik açmak Verb
make a break
ara vermek Verb
make a cabinet
hükümet kurmak Verb
make a calculation
hesaplamak Verb
make a campaign
kampanyayı sürdürmek Verb
make a change
yenilik yapmak Verb
make a circle
halka yapmak Verb
make a circuit
devir yapmak Verb
make a claim on one's insurance company
sigorta şirketinden talepte bulunmak Verb
make a clause void
bir maddeyi geçersiz kılmak Verb
make a clause void
bir maddeyi geçersiz yapmak Verb
make a clean sweep of one's staff
bütün kadrosunu yenilemek Verb
make a clever remark
espri yapmak Verb
make a commitment
bir taahhütte bulunmak Verb
make a composition with one's creditors
alacaklılarla uzlaşmaya varmak Verb
make a condition
şart koşmak Verb
make a contract
sözleşme yapmak Verb
make a contract binding
sözleşmeyi bağlayıcı kılmak Verb
make a copy of
örneğini çıkarmak Verb
make a counterentry
daha önceki bir kaydı silmek Verb
make a criticism
eleştirmek Verb
make a crunching sound
kütürdemek Verb
make a customs declaration
gümrükte mal beyanında bulunmak Verb
make a date
(US) randevulaşmak Verb
make a deal
anlaşma yapmak Verb
make a decision
karar vermek Verb
make a declaration
açıklama yapmak Verb
make a decree operative
bir kararnameyi yürürlüğe koymak Verb
make a demonstration
gösteriş yapmak Verb
make a demonstration
bir gösteride bulunmak Verb
make a dent in one's fortune
kişinin servetinde gedik açmak Verb
make a display of one's knowledge
bilgiçlik taslamak Verb
make a distinction
ayırım yapmak Verb
make a distinction
tefrik etmek Verb
make a dive
pike yapmak Verb
make a down payment
peşin ödemede bulunmak Verb
make a draft
poliçe yazmak Verb
make a draft on
birine bir poliçe keşide etmek Verb
make a draft on one's account
kendi hesabına poliçe keşide etmek Verb
make a draft on one's means
kendi parasından sarfetmek Verb
make a few remarks
birkaç söz söylemek Verb
make a firm offer
kati teklif yapmak Verb
make a formal speech
resmi konuşma yapmak Verb
make a fraudulent conveyance
müflisin alacaklısının haklarına tecavüz etmek Verb
make a full confession
her şeyi itiraf etmek Verb
make a garden
bahçe tesis etmek Verb
make a garden
bahçe yapmak Verb
make a go of
bir şeyi başarıyla sonuçlandırmak Verb
make a good choice
iyi seçim yapmak Verb
make a good income
iyi kazancı olmak Verb
make a great display
büyük gösterişte bulunmak Verb
make a great stir
aşırı heyecan uyandırmak Verb
make a habit of
tabiat edinmek Verb
make a hairline distinction
ince ayırım yapmak Verb
make a heated reply
heyecanlı bir cevap vermek Verb
make a higher bid
daha yüksek fikir vermek Verb
make a hit
başarmak Verb
make a hit (with)
iyi izlenim bırakmak Verb
make a hole
delik açmak Verb
make a killing
vurgun yapmak Verb
make a large hole in one's savings
tasarruflarında büyük delik açmak Verb
make a law
kanunlaştırmak Verb
make a leg
yere eğilerek selam vermek Verb
make a lightning retort
anında cevap vermek Verb
make a lip
dudak bükmek Verb
make a living
hayatını kazanmak Verb
make a living
geçinmek Verb
make a loan available
fonu emre amade kılmak Verb
make a long arm
çok çabalamak Verb
make a long arm
gayret etmek Verb
make a mark on ...
...'de iz bırakmak Verb
make a mess (of
alan talan etmek Verb
make a mess of
tarumar etmek Verb
make a mess of
çorbaya dönmek Verb
make a mint
yüklü miktarda para kazanmak Verb
make a mistake
yanılmak Verb
make a mistake
hata yapmak Verb
make a mistake
hata işlemek Verb
make a mistake inadvertently
gaflete düşmek Verb
make a motion
önerge vermek Verb
make a move
inisiyatif göstermek Verb
make a movie
film çevirmek Verb
make a new organization
yeni bir teşkilat kurmak Verb
make a nfr
kaydetmek Verb
make a nfr
not etmek Verb
make a note
senet yazmak Verb
make a packet
palazlanmak Verb
make a pact
pakt imzalamak Verb
make a pact
bir pakt imzalamak Verb
make a parade of one's apparel
giyim kuşamıyla caka satmak Verb
make a parade of one's misery
sefaletini sergilemek Verb
make a part payment
kısmi ödeme yapmak Verb
make a personal application
kişisel başvuruda bulunmak Verb
make a personal statement
şahsi açıklamada bulunmak Verb
make a plea against
bir şeye itiraz etmek Verb
make a political retreat
politik geri çekilmek Verb
make a poor appearance
kötü görünmek Verb
make a poor mouth
yoksulluğu bahane göstermek Verb
make a present of
hediye etmek Verb
make a price
bir fiyat söylemek Verb
make a probation order
ceza erteleme emri çıkarmak Verb
make a profit
kazanç elde etmek Verb
make a promise
vaat etmek Verb
make a protest
itirazda bulunmak Verb
make a provisional arrangement
geçici bir düzenleme yapmak Verb
make a public appearance
sahneye çıkmak Verb
make a purchase
bir şey satın almak Verb
make a query
soruşturma açmak Verb
make a recommendation
tavsiyede bulunmak Verb
make a reconnaissance
araziyi keşfetmek Verb
make a regulation
tüzük çıkarmak Verb
make a remittance
bir havale yapmak Verb
make a report
rapor yazmak Verb
make a request
ricada bulunmak Verb
make a rescue
bir mahpusu salıvermek Verb
make a response
yanıtlamak Verb
make a return
gelir vergi beyannamesi vermek Verb
make a return of one's income
gelir vergisi beyannamesi vermek Verb
make a rod for one's own back
yükü kendi sırtına yüklemek Verb
make a round
turunu yapmak Verb
make a rule
kural koymak Verb
make a ruling
hüküm vermek Verb
make a sacrifice
fedakârlık yapmak Verb
make a secret of
sır olarak saklamak Verb
make a selection
seçme yapmak Verb
make a short-circuit
kontak yapmak Verb
make a shot
çekmek Verb
make a show of one's wealth
serveti ile övünmek Verb
make a shrewd guess
akıllıca bir tahminde bulunmak Verb
make a smacking sound
şapırdamak Verb
make a solemn declaration
resmi beyanda bulunmak Verb
make a song about
bir meseleyi uzatmak Verb
make a speech
bir konuşma yapmak Verb
make a speech
nutuk vermek Verb
make a speech
çekmek Verb
make a speech
konuşma yapmak Verb
make a stab at
girişimde bulunmak Verb
make a stain on
leke yapmak Verb
make a statement
beyanat vermek Verb
make a statement
bir beyanat vermek Verb
make a statement
bir iddiada bulunmak Verb
make a statement
demeç vermek Verb
make a story up out of one's head
kafasından hikâye uydurmak Verb
make a strike
şansı olmak Verb
make a subsequent payment
müteakip bir ödeme yapmak Verb
make a success of
başarmak Verb
make a suggestion
bir öneride bulunmak Verb
make a suicide pact
ortaklaşa intihar sözleşmesi yapmak Verb
make a supplementary entry
ilave bir muhasebe kaydı yapmak Verb
make a supplementary payment
ek ödeme yapmak Verb
make a tender of one's services
hizmetlerini sunmak Verb
make a thing go
bir şeyi yürütmek Verb
make a train
trene yetişmek Verb
make a trial
bir denemede bulunmak Verb
make a virtue a necessity
gerekli olan şeyden fazilet çıkarmak Verb
make a virtue a necessity
gerekli şeyi seve seve yapmak Verb
make a vulgar display of one's wealth
hacı ağalık etmek Verb
make a wry face
suratını ekşitmek Verb
make good a damage
zararı gidermek Verb
make good a loss
bir ziyanı tazmin etmek Verb
make into a parcel
paketlemek Verb
make it a proviso
şartlaşmak Verb
make it a proviso
bir şeyi saklı tutmak Verb
make it a rule
bir kural olarak benimsemek Verb
make out a bill
fatura çıkarmak Verb
make out a consignment
nakliye (hamule) senedi düzenlemek Verb
make out a handwriting
çıkarabilmek
make out a handwriting
bir el yazısını okuyabilmek Verb
make out a handwriting
el yazısını çıkarabilmek Verb
make out a payroll
bordro yapmak Verb
make out a road
bir yol işaretlemek Verb
make over a debt
borcunu devretmek Verb
make someone a newcomer
birine acemi
make someone a partner
ortak etmek Verb
make someone's life a burden
birini doğduğuna pişman etmek.
make something a rule
kurallaştırmak Verb
make the a
(öğrenci) başarı kazanmak Verb
make up a balance
bilanço yapmak Verb
make up a cabinet
hükümet kurmak Verb
make up a difference
hallüfasletmek Verb
make up a difference
bir fikir ayrılığını halletmek Verb
make up a government
hükümet kurmak Verb
make up a market
pazar oluşturmak Verb
make up a party
bir parti oluşturmak Verb
make up a principle
ilke edinmek Verb
make up a shortage
bir eksikliği gidermek Verb
to make a blunder
falso yapmak Verb
to make a market
(borsa) fiyatların yükselmesi
English-Turkish phrases from Zargan's own database