değişiklik önergesi
Noun, Law
ikametgâhını değiştirmek
Verb
sınır kazıklarının yerini değiştirmek
Verb
sürekli hareket halinde olmak
Verb
hareket halinde olmak
Verb
öbek taşıma
Information Technology
üretim programlarının zenginleştirilme hareketi
inisiyatif göstermek
Verb
(US) şirketin başka bir yere taşınması planını yapmak
Verb
(a) faal, meşgul, (b) hiç durmaz, hareket halinde, sağa sola koşuşur, (c) ilerlemekte, terakki halinde.
(parlamento) sert bir şekilde tenkit etmek
Verb
kılı kıpırdamak, tınmak.
He didn't move a muscle: Kılı kıpırdamadı (tınmadı bile).
karar takriri vermek
Verb
karar alınması için takrir vermek
Verb
(takrir) oylama teklif etmek
Verb
ülkenin muhtelif yerlerini gezmek
Verb
(a) kımıldanmak.
He can move about only with difficulty. (b) seyahat etmek, dolaşmak.
We've moved about a great deal: Bir hayli seyahat ettik.
birşeye karşı harekete geçmek
Verb
birşeye karşı eyleme geçmek
Verb
ilerlemek, ileriye yürümek.
The people standing in the bus moved along to make room for others.
birinin bir yeri boşaltmasını sağlamak
Verb
birini tahliye etmek
Verb
birinin bir yerden çıkmasını sağlamak
Verb
değişiklik teklif etmek
Verb
değişiklik teklifi getirmek
Verb
kararın ertelenmesi talebinde bulunmak
Verb, Law
memuru başka bir yere tayin etmek
Verb
bir memuru başka bir yere tayin etmek
Verb
bir saat ileri almak
Verb
bir memuru başka bir yere tayin etmek
Verb
(başka yere) taşınmak/gitmek, uzaklaşmak.
“Does Mr. B. still live here?” “No, he moved away from here.”
bulunduğu yerden uzaklaşmak
Verb
(a) gerilemek, geri çek(il)mek/gitmek/götürmek.
move the table back where it was before. (b) yerine
dönmek, avdet etmek.
He moved back to the desk. (c) geri gelmek.
They moved back to Sivas.
(fiyatlar) hızla fırlamak
Verb
(parlamento) meclis görüşmelerinin kapatılmasını talep etme
müzakerelerin kapanmasını talep etmek
Verb
müzakerelerin kapanmasını talep etmek
Verb
(tren) kömür küreklemek
Verb
(a) aşağı inmek.
He moved down from the top floor. (b) (rütbe/derece/sınıf) indirmek, tenzil etmek.
We had to move that student down to an easier class.
piyasanın ucuz sektörünü ele geçirmek
Verb
(Mecliste) önermek, önerge vermek.
... talep etmek
Verb, Law
ilerlemek, ileri yürümek.
bütün gücü ile uğraşmak, elinden gelen her şeyi yapmak, yapmadığını bırakmamak, her çareye başvurmak.
(a) (eve) taşınmak, içine girmek.
We've bought the house, but we can't move in until next month. (b) müdahale etmek, (c) kontrolunu ele geçirmek, ortaya atılmak.
Our competitors have gone out of business, so now our company can move in.
… çevrelerde tanınmak
Verb
… çevrelerde bilinen bir sima olmak
Verb
… çevrelerde bulunmak
Verb
bir konuda inisiyatifi ele almak
Verb
(borsadaki kurlar) ufak iniş çıkışlar göstermek
Verb
yüksek işadamları çerçevesinde dolaşmak
Verb
sosyetenin bilinen bir siması olmak
Verb
birine uzlaşmak için yanaşmak
Verb
biriyle birlikte eve çıkmak
Verb
biriyle aynı evde yaşamaya başlamak
Verb
birinin yanına taşınmak
Verb
birinin evine taşınmak
Verb
bir daireye taşınmak
Verb
birinin yanına taşınmak
Verb
(a) (şahıs) çekilmek, uzaklaşmak, çekilip gitmek, (b) (taşıt) kalkmak, hareket etmek.
(a) yola koyulmak, gitmek.
The gipsies moved on to another site. (b) yürümek, hareket etmek.
“ move on please!” said the policeman. (c) geçmek.
And now we move on to another episode.
bir konuda harekete geçmek
Verb
bir konuda eyleme geçmek
Verb
daha iyi bir konuma geçmek
Verb
(a) (evden) çıkmak, (başka yere) taşınmak.
to move out of a house. (b) (asker) çekilmek, ric'at
etmek, (c) (insan/hayvan/eşya) çıkarmak, başka yere nakletmek.
apartmanı tahliye etmek
Verb
(a) öteye gitmek, yer açmak.
move over and let your grandmother sit down. (b) (işten/makamdan)
çekilmek.
Uncle left his position on the board of directors, as he felt he should move over in favor of a younger man.
birini dışarı çıkarmak
Verb
birini uzaklaştırmak
Verb
birinin birşey yapmasına yol açmak
Verb
birini birşey yapmaya teşvik etmek
Verb
birini birşey yapmaya itmek
Verb
birini birşey yapmaya sevk etmek
Verb
birine kendini acındırmak
Verb
birini pek etkilememek
Verb
birşeyi devam ettirmek
Verb
birşeyin ilerlemesini sağlamak
Verb
bir şeyi evin içine almak
Verb
…i mahkemeden talep etmek
Verb, Law
müzakerenin kapanmasını talep etmek
Verb
müzakerelerin kapanmasını talep etmek
Verb
müzakereleri kapatmakyı teklif etmek
Verb
…i mahkemeden talep etmek
Verb, Law
kuralları kendi lehine değiştirmek
Verb
gündemdeki bir sonraki soruyu ele almayı önermek
Verb
(geçit resmi) caddelerden geçmek
Verb
başka bir yere geçmek
Verb
birşey yapmaya geçmek
Verb
bir grevi halletmek için yapılan girişim
kıtaları mevzilendirmek
Verb
kıtaları cepheye sevk etmek
Verb
(a) çıkmak.
Can you move up a few steps? (b) terfi etmek, yükselmek.
She's learnt so fast that we can now move her up to a more advanced class.
daha iyi bir yere gelmek
Verb
uzmanlaşmış pazarlar aramak
Verb
(borsa) şiddetli tepki göstermek
Verb
zamana ayak uydurmak
Verb
başlamak, acele etmek.
He'll never finish the work if he doesn't get a move on: Acele etmezse işini asla bitiremez.
hiç kıpırdamamak, kılı kıpırdamamak.
Don't move a muscle: Hiç kımıldama.
parmağını bile oynatmamak
Verb
serbestçe yer değiştirme hakkı
serbestçe yer değiştirme hakkı, serbest dolaşım hakkı