solicitor&

avukat
rica eden/dileyen/ yalvaran kimse, oy/para vb. toplamaya çalışan kimse Noun
aracı. Noun
(devlet dairesinde) hukuk müşaviri. Noun
dava vekili. Noun
(Br) karşı tarafın avukatı
karşı tarafın avukatı
avukat tayin etmek Verb
(Br) bir avukata başvurmak Verb
bir avukata başvurmak Verb
avukat olarak kabul edilmek Verb
(Br) avukat olarak kabul edilmek Verb
avukat değişmesi
bir avukata danışmak Verb
(Br) hazine avukatı
avukatın akdettiği belge
İngiltere'de gereksinimi olanları temsil etmek üzere hükümet tarafından atanan avukat
bir avukat tutmak Verb
(Br) avukat tutma
deneyimli avukat
(Br) bir avukata talimat vermek Verb
evraklarını avukata teslim etmek Verb
evraklarını avukata teslim etmek Verb
(Br) bir avukata talimat vermek Verb
(Br) sigorta avukatı
(Br) hazine avukatı
hazine avukatı
hastalığa karşı sigorta eden müessesenin avukatı
patent avukatı
bir davayı avukatın ellerine emanet etmek Verb
(Br) avukat olmak Verb
bir avukat tutmak Verb
avukatlık ücretleri Noun
avukatına gitmek Verb
hukukçu
başsavcı yardımcısı. attorney general.
(Br) davavekili hesabı
avukatlık vekâlet ücreti
(Br) avukatlık ücreti
avukatlık harçları Noun
(Br) avukatlık harçları Noun
avukat yardımcısı
avukat kâtibi
(Br) avukat vekâlet ücreti
avukatlık giderleri Noun
bir avukatın davayı üstlendiğine dair mektubu
ücretinin ödenmesine kadar müvekkilinin belgelerini iade etmeme hakkı
bir avukatın
avukatlık stajı
bir avukata talimat vermek Verb