twist

  1. bük(ül)mek, kıvırmak, kıvrılmak.
    The road twists and turns: Yol sağa sola kıvrılıyor.
  2. (bir şeyi başka bir şey üzerine) sarmak, sarılmak.
    twist a rope round a tree: ağaca bir ip sarmak.
  3. burk(ul)mak.
  4. çevirerek açmak/koparmak.
  5. bur(ul)mak, bük(ül)mek, iğ(il)mek.
  6. ters anlam vermek, ters anlamak.
    twist one's words: birinin sözlerini tahrif etmek/yanlış anlam vermek.
  7. (aklını) bozmak, sapıtmak.
  8. şaşırtmak.
  9. helezoni dön(dür)mek.
  10. kıvran(dır)mak.
  11. zikzak/helezon yaparak ilerle(t)mek.
  12. zikzak/helezoni şekil almak.
  13. twist dansı yapmak.
  14. bük(ül)me.
    with a twist of the wrist: bileğini hafifçe bükerek.
  15. büklüm, kıvrım, dönemeç.
    the road takes a twist: yol kıvrılıyor/dönemeç yapıyor.
  16. dönme, dönüş, sarılma, dolanma.
  17. sarım, sargı.
  18. burk(ul)ma.
  19. ters anlam verme, anlamı değiştrime/bozma.
  20. helezon, spiral, helezoni hareket/yol, topun havada dönerek gitmesi.
  21. düğüm, dolaşıklık, dolaşma.
  22. değişiklik, olayların ânî olarak beklenmedik şekilde değişmesi.
  23. yenilik, yeni yöntem/usul/tedavi tarzı vb..
  24. bur(ul)ma.
  25. buru, burma kuvveti/gerilmesi.
  26. burulum, torsiyon.
  27. ibrişim.
  28. burmalı ekmek.
  29. içkiye rayiha vermek için konulan limon/portakal kabuğu.
  30. saç örgüsü/halat şeklinde sarılmış tütün.
  31. tvist dansı.
  32. sapıklık, fenalık eğilimi, kötülüğe eğilim.
    a mental twist: (zihniyette/düşünüşte) sapıklık, gariplik,
    acayiplik.
    the twist of a criminal mind: caniyane sapıklık.
  33. kız, kadın.
parmağında/parmağının ucunda oynatmak, her istediğini/dediğini yaptırmak.
She can twist her father round her little finger.
zorlamak, zora getirmek, mecbur etmek.
maharetle sokulup geçmek Verb
birinin sözlerine yanlış anlam vermek Verb
birini (küçük) parmağında oynatmak.
birini parmağında oynatmak Verb
birini parmağının ucunda oynatmak Verb
birini zorla kandırmak, mecbur etmek.
açı çekimi
kol bükmesi
bir şeyi yapması için bir kişiye baskı uygulamak Verb
bükme
biraz değiştirmek Verb
sıkıştırmak Verb
aşırı solcu
yeni hile
birine manevi baskı yapmak Verb
bir raporu tahrif etmek Verb
bir hesabı tahrif etmek Verb
burulmak Verb
helezonî matkap. Noun
sürpriz son Noun
büküp koparmak.
gizlice girmek Verb
aslanı ininden çıkarmak, uyuyan aslanı uyandırmak, hükümeti (özellikle İngiliz hükümetini/milletini)
kızdıracak harekette bulunmak.
(İngilizi sinirlendirmek için) damarına basmak.
damarına basmak Verb
bir parçanın anlamını bozmak Verb
bir parçaya ters anlam vermek Verb
gerçekleri çarpıtmak Verb
gerçeği çarpıtmak Verb
büküp bırakmak.
bileğini burkmak Verb, Medicine
kıvrım kıvrım
hüner, ustalık, maharet, beceri.
kanırmak kanırtmak Verb