English-Turkish Translation

  1. İngiliz alfabesinin yirmibirinci harfi
  2. (Br) yüksek sınıflara özgü
  3. önemli
  4. asil
  5. (US) üniversite
  6. Adjective (= upper class), yüksek tabakadan, yüksek tabakaya mensup/özgü.
  7. Chemistry uranyumun simgesi.
  8. kısaltma olarak: University, union, unit, united, universal, upper.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

Activities of extraterritorial organisations and bodies (NACE code: U)
Uluslararası örgütler ve temsilciliklerinin faaliyetleri (NACE kodu: U) Noun, Trades-Professions
be an hono u r to one's country
vatanının medar-ı iftiharı (övünç kaynağı) olmak Verb
hono u r a ceremony with one's presence
bir töreni varlığıyla onurlandırmak Verb
hono u r one's signature
imzasını tanımak Verb
hono u r someone with one's confidence
birine güvenerek saygı göstermek Verb
u with a caret above
şapkalı u (û, Û) Noun, Language-Literature
u with a circumflex
şapkalı u (û, Û) Noun, Language-Literature
u with a circumflex accent
şapkalı u (û, Û) Noun, Language-Literature
wait one's u
sırasını beklemek Verb
non u
yüksek tabakaya özgü olmayan
non u
(Br) asil olmayan
non u
halk tabakasından
U bolt
/
U-bolt,
is. köprü cıvata, uçları cıvatalı ve somunlu U demiri.
u quark
u kuark Noun, Physics
u turn
geriye dönüş
u turn
geriye çark etme
u turn
U dönüşü
u turns not allowed
U dönüşü yasaktır
u u-
U dönüşü
u usage in language
lisan nezaketi
U, u
İngilizce alfabenin 21'inci harfi, sesli harf. Noun
U, u
U şeklinde nesne. Noun
u.c.
hafif pedal. Adjective, Music
u.c.
büyük harf. Adjective, Printing
U.K.
United Kingdom.
U.P.
= United Press.
u.s.
yukarıda zikredilen.
u.s.
yukarıdaki gibi.
U.S.
United States.
U.S.
United Service.
U.S. Congress
Amerikan Kongresi
U.V.
=
UV = ultraviolet.
unfavo u rable
hayırlı olmayan
unfavo u rable
aksi
unfavo u rable
elverişli olmayan
unfavo u rable
zararlı
unfavo u rable
ters
unfavo u rable balance of trade
açık veren dış ticaret dengesi (bir ülkenin belirli bir dönem içinde ithalatının ihracatından çok olması durumu
unfavo u rable exchange rate
uygunsuz döviz kuru
unhono u red
onurlandırılmamış
unhono u red
yerine getirilmemiş
unlabo u red
(biçem) doğal
unlabo u red
işlenmemiş
unlabo u red field
işlenmemiş toprak
act in a neighbo u rly fashion
dostça davranmak Verb
be in a good neighbo u rhood
iyi bir semtte oturmak Verb
be in good odo u r with sb
birinin gözünde olmak Verb
be in ill odo u r with sb
birinin gözünden düşmüş olmak Verb
cast a glamo u r over sb
birini büyülemek Verb
consider in an hono u r to do sth
bir şeyi yapmayı onur saymak Verb
displace human labo u r by machinery
insan işgücü yerine makine koymak Verb
e.s.u.
= electrostatic unit.
fashionable neighbo u rhood
lüks semt
flavo u r of romance
romantik hava
flavo u r of the bohemian
bohem havası Noun
flavo u r of the month , week
geçici moda
flavo u r preference test
tat testi
for hono u r's sake
şeref uğruna
form an unfavo u rable opinion
uygunsuz bir fikir edinmek Verb
g.u.
= genitourinary.
get the full flavo u r of
tam tadını almak Verb
give harbo u r to a criminal
bir suçluyu barındırmak Verb
glamo u r girl
reklamlara çıkan güzel kız
glamo u r photographer
moda fotoğrafçısı
glamo u r stock rating
(US) birinci sınıf senet tasnifi
good neighbo u r- policy
iyi komşuluk ilişkileri gütme politikası Noun
good neighbo u rhood
(devlet) iyi komşuluk
harbo u r a grudge against sb
birine diş bilemek Verb
harbo u r an escaped prisoner
kaçak mahpus barındırmak Verb
harbo u r authority
liman yetkilisi
harbo u r barrage
liman girişi
harbo u r board
liman dairesi
harbo u r channel
limana girmek ve çıkmak için kullanılan geçit
harbo u r charges
liman vergisi
harbo u r craft
liman teknesi
harbo u r dues
liman rüsumu
harbo u r duties
liman rüsumu
harbo u r entrance
liman girişi
harbo u r facilities
liman tesisleri Noun
harbo u r gaskets
limanda sarı yelkenlerin güzel görünmeleri için kullanılan örtü
harbo u r guard
liman polisi
harbo u r installations
liman tesisleri Noun
harbo u r launch
liman yetkililerini taşıyan ve genel hizmette kullanılan küçük deniz aracı
harbo u r line
liman sınırı
harbo u r manager
liman işletme müdürü
harbo u r master
liman reisi
harbo u r mouth
liman ağzı
harbo u r of distress
sığınma limanı
harbo u r of refuge
sığınma limanı
harbo u r of transshipment
transit limanı
harbo u r police
liman polisi
harbo u r railway
liman demiryolu
harbo u r rates
liman vergileri Noun
harbo u r reach
nehirden limana giriş yeri
harbo u r regulations
liman yönetmeliği
harbo u r risk
liman riski
harbo u r service
liman servisi
harbo u r station
liman tren istasyonu
harbo u r suspicion
kuşku sahibi olmak Verb
harbo u r thoughts of revenge
öç düşünceleri beslemek Verb
harbo u r watch
gemi limanda iken tutulan vardiya
harbo u rage
melce
harbo u rage
barınacak yer
have a labo u r content
bir şeyde işçilik payı az olmak Verb
have an unfavo u rable effect
sakıncalı etkisi olmak Verb
hold a banquet in hono u r of sb's arrival
birinin gelişi şerefine ziyafet vermek Verb
hono u r a bill at maturity
vadesinde bir senedi ödemek Verb
hono u r a check (cheque)
(US) Br bir çeki ödemek Verb
hono u r an invitation
bir davete icabet etmek Verb
hono u r on presentation
ibrazında ödemek Verb
hono u red bill
ödenen senet
hono u r's degree
(Br) uzmanlık sınavı
labo u r exertion
beden yoğunluğu
labo u r inspection
işlerin teftişi
labo u r- intensive
çok sayıda işçi (genellikle niteliksiz) gerektiren geleneksel tarım ve turizm gibi iş kolu ya da endüstri
labo u r- intensive
sermaye yatırımı ya da teknolojiden çok
labo u r market area
hinterlandı
labo u r market area
işçi piyasası bölgesi
labo u r market clearing
işçi piyasası takası Noun
labo u r market policy measures
işçi piyasası politikası tedbirleri Noun
labo u r representation
işçi temsilciliği
labo u r- tax matter
(Br) vergiye tabi maaş tutarı
live in the immediate neighbo u rhood
yakın civarda oturmak Verb
live in the neighbo u rhood of İstanbul
İstanbul'a yakın bir yerde oturmak Verb
low-income neighbo u rhood
düşük gelirli semt
lure labo u r in other jobs
işçileri başka işlerde çalışmaları için ayartmak Verb
make it a point of hono u r to do sth
bir şeyi yapmayı şeref meselesi saymak Verb
misdemeano u r in office
görevde kusur işlemek Verb
multicolo u r press
çok renkli baskı
neighbo u r state
komşu devlet
not in the humo u r for work
çalışmaya niyeti olmamak Verb
offer harbo u r to sb
birine barınak teklif etmek Verb
parlo u r boarder
ayrıcalıklı yatılı öğrenci
parlo u r car
yiyecek ve bar servisi bulunan tren vagonu
parlo u r car
(US) döner koltuklu
parlo u r furniture
oturma odası mobilyası Noun
parlo u r game
salon oyunu
parlo u r house
genelev
parlo u r pink
salon sosyalisti
parlo u r pink
politik radikalizmini kokteyl partisi tartışmalarıyla sınırlayan solculara saldırı deyimi
parlo u r snake
salon adamı
parlo u r tricks
önemsiz toplumsal başarılar Noun
parlo u rmaid
sofra hizmetçisi
put up a statue in hono u r of sb
biri anısına heykel dikmek Verb
rumo u r has it
söylentilere göre
savo u r of deception
hile kokmak Verb
savo u r of fanaticism
bağnazlık kokmak Verb
set a rumo u r afloat
dedikodu çıkarmak Verb
standard t u trade classification
Standart Uluslararası Ticari Meslek Sınıflandırması
stop a neighbo u r's light
bir komşunun aydınlığını kesmek Verb
vapo u r bath
buhar banyosu Noun
vapo u r pressure
buhar basıncı
vapo u r trails
yüksekte uçan uçağın arkasında bıraktığı buhar şeridi
vapo u rise
buharlaşmak Verb
walk someone over to the neighbo u r s'house
birini komşunun kapısına kadar geçirmek Verb
wealthy neighbo u rhood
varlıklı kişilerin oturduğu semt
A.U.
= Angstrom Unit.
A.U.C.
(Roma şehrinin kurulduğu tarihten itibaren) … yılında.
A.U.C.
, Roma şehrinin kuruluşundan itibaren (≈ M.Ö 753) (hesaplanan yıl).
B.T.U.
= British thermal unit.
G.P.U.
: Rus Gizli Polisi (1922-1935).
I.O.U.
(size borçluyum): borç senedi.
I.U.
immunizing unit.
I.U.
international unit
M.E.T.U.
Orta Doğu Teknik Universitesi. Astronomy
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

bila kayd ü şart
unconditionally Adverb
şapkalı u (û, Û)
u-circumflex Noun, Language-Literature
şapkalı u (û, Û)
u with a circumflex Noun, Language-Literature
şapkalı u (û, Û)
u with a caret above Noun, Language-Literature
şapkalı u (û, Û)
u with a circumflex accent Noun, Language-Literature
Uluslararası örgütler ve temsilciliklerinin faaliyetleri (NACE kodu: U)
Activities of extraterritorial organisations and bodies (NACE code: U) Noun, Trades-Professions
zapt-u rapt
discipline Noun
U demiri
channel
U dönemeci
hairpin bend
U dönüşü
u u-
U dönüşü
u turn
U dönüşü yasaktır
u turns not allowed
u kuark
u quark Noun, Physics
İstanbul'u avucumun içi gibi bilirim
I know Istanbul like the back of my hand
oy kullanma hakkının yüzde 10'u üzerinde hâkimiyeti olmak
to control 10 % of the voting power Verb
'u kıt olmak
to be short of Verb
laf ü güzaf
platitude Noun
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Uranyum elementinin sembolü
  2. bk. –ı
  3. bk. –ı–
  4. Latin asıllı ... beşinci harfi
  5. Ve” bağlacının nazımda sessiz harfle biten ... Farsça kelimelerden sonraki okunuşu
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.

ü
bk. u
ü
bk. –ı
ü
bk. –ı–
ü
Latin asıllı ... altıncı harfi