bütün alışverişlerinde tam dürüst olmak
Fiil
birine açıkça söylemek
Fiil
biriyle açık konuşmak
Fiil
biriyle lafı dolandırmadan konuşmak
Fiil
arabasına iyi bakmak
Fiil
işleri düzene koymak
Fiil
birinin hatasını düzeltmek
Fiil
birinin yaptığı yanlışı düzeltmek
Fiil
birinin hatasını telafi etmek
Fiil
birşeyi derleyip toplamak
Fiil
birşeye çekidüzen vermek
Fiil
yoluna koymak, düzeltmek.
birine doğruları göstermek
Fiil
birine doğru yolu göstermek
Fiil
(a) tam isabet kaydetmek, (b)
k.d. dürüst davranmak.
biriyle açık konuşmak
Fiil
birine doğruyu açık açık söylemek
Fiil
salim kafayla düşünmek
Fiil
serinkanlılıkla düşünmek
Fiil
itinalı tutulan hesaplar
İsim
namuslu, faziletli, dürüst bir yol.
After his release from the prison he followed the straight and narrow.
doğrudan konsinye çıkartılan ve başka bir tarafça kullanılmayan konşimento
(US) doğrudan konsinyeye çıkartılan ve başka taraflarca kullanılamayan konşimento
bir şirket tarafından ihraç edilmiş sabit faizli tahvil
düz zincir, başka zincirlere bağlı olmayan atom zinciri. branched chain
İsim
(US) ancak bazı bankalarca kullanılabilecek akreditif
iki kişi arasındaki dövüş
(politika) iki aday arasında doğrudan mücadele
(bir bilgi ile ilgili olarak) gerçek
tercihli hisse senedi ya da tahvil
faizi ya da temettü oranı sınırlı
trevleri olmayan yük kamyonu
nama yazılı ciro edilemez gayri kabili rucu akreditif
ölüm halinde hayat sigortası
İsim
(US) ölüm halinde sigorta
eşit paylı amortisman metodu
İsim, Muhasebe
yardakçı, meddah yardımcısı.
İsim
(US) isme yazılı değerli kâğıt
(US) isme yazılı kıymetli kâğıt
(US) teminatsız kıymetli kağıt
sırat-ı müstakim
İsim, Din ve İnanç
parça başına ücret sistemi
(iştirak paysız) sabit maaş
belli bir alıcıya yapılan sevkıyat
(US) direkt demiryolu hattı (uçak rotası
İsim
dürüst/namuslu kişi.
İsim
dosdoğru, baştan başa.
read a book straight through: bir kitabı baştan başa okumak.
tüm işlemlerin anında ve elektronik olarak yapılması
İsim, Bankacılık
hep aynı adaya verilmiş oylar. split ticket
İsim
normal çalışma saatleri.
İsim
normal çalışma saati ücreti. overtime
İsim
doğrudan sadede gelmek
Fiil
bir soruya yalansız dolansız dosdoğru yanıt vermek
Fiil
(a) Bütün kuvvetimle yumruğu aşkettim, (b) Verip veriştirdim, açtım ağzımı yumdum gözümü.
doğrudan kaynağından elde edilen bilgi
gülmemek, (gülmemek için) kendini (zor) tutmak.
I found it hard to keep a straight face: Gülmemek için kendimi zor tuttum.
gözlerini birinin gözlerine dikmek
Fiil
birini tanımazlıktan gelmek
Fiil
birini görmezlikten gelmek
Fiil
birini tanımamış gibi yapmak
Fiil
malları doğrudan fabrikadan almak
Fiil
malları doğrudan fabrikadan getirmek
Fiil
kafası yerine gelmek
Fiil
birine dobra dobra söylemek
Fiil
sabit memur maaşıyla çalışan gezici satış elemanı
(US) önceden hazırlanmış seçim listesini sandığa atmak
Fiil
(US) tavsiye edilen adaya oy vermek
Fiil
(US) aday listesini olduğu gibi vermek
Fiil