özel, hususî, şahsî, zata mahsus.
My particular hobby. His particular interests. The particular person I had in mind.
My particular choice: Benim şahsî seçeneğim.
dikkate/kayda/zikre değer, şayanı dikkat, istisnaî, olağanüstü, önemli.
Nothing particular happened. Take particular pains with his job. of particular importance.
She didn't say anything particular: Önemli bir şey söylemedi.
nothing in particular: kayda/zikre değer hiçbir şey.
özgü, has, mahsus, müstesna.
He took particular care of it. a particular characteristic of a skunk is his smell. Her particular type of humor.
ayrıntılı, etraflı, teferruatlı, tafsilâtlı, mufassal.
a particular description. She gave us a very particular account of her day.
titiz, müşkülpesent, meraklı, pek dikkatli.
be particular about one's food: yemek seçmek, yemek
hususunda titiz olmak.
be particular about one's dress: giyimine çok itina/özen göstermek, şık ve temiz giyinmek.
a very particular housewife: çok titiz bir ev kadını.
belirli, muayyen, sınırlı.
“Some trees are oaks” is a proposition. “Some men are wise” is a particular affirmative.
Logic
kişisel, bireysel, ferdî.
Law
tek, münferit.
particular incidents.
particular sıfatı bazen belirli bir şeyi ötekilerden ayırdetmekte kullanılır, o zaman Türkçeye
çevrilmez:
That particular chair is sold: O sandalye satıldı.
for no particular reason: sebepsiz, belirli bir sebep olmadan.
a particular friend of mine: bir dostum, dostlarımdan biri.
husus, madde, özel bir nokta.
in every particular: her hususta.
The work is complete in every particular. He is wrong in one particular.
Noun
Belirli diğer ürünlerin satışı ile ilgili uzmanlaşmış aracılar (NACE kodu: 46.18)
Noun, Trades-Professions
bir ödemeyi belli bir borca ayırmak
Verb
belli bir borcu kapatmak istemek
Verb
kârların bir bölümünü belli bir vergi dönemine paylaştırmak
Verb
kârın bir kısmını belli bir mali yıla aktarmak
Verb
genelden özele sonuç çıkarmak
Verb
önemli bir ayrıntı olarak
özel bir kimse olmamak
Verb
giyim kuşamına titizlik göstermek
Verb
dostlarını seçerken titiz davranmak
Verb
işleri metodik bir şekilde yaptırmada titizlik göstermek
Verb
herhangi bir mesleği olmamak
Verb
belli bir iş için uğramak
Verb
(US) belli kıymetli evraklar için veraset vergisinden muafiyet talep etmek
Verb
Sportif Karşılaşmalarda ve Özellikle Futbol Maçlarında Seyircilerin Şiddet Gösterilerine ve Taşkınlıklarına Dair Avrupa Sözleşmesi
Noun, International Law
bir emri eksiksiz yerine getirmek
Verb
(FPA) hususi avarya müstesna
nakliyat sigortasında sigortacıların müşterek avarya dışında kısmi hasardan sorumlu olmama durumu
sigorta edilen rizikolardan özel avaryaların kaldırılması şartı
bir şeyden özellikle nefret etmek
Verb
yapacak özel bir şeyi olmamak
Verb
önemli bir ayrıntı olarak
özellikle, bilhassa.
In particular, he was criticized for pursuing a policy of conciliation. anything/anyone in particular: belirli/özel bir şey/kimse.
Are you looking for anything in particular?
nothing/nobody in particular: belirli/özel bir şe/bir kimse değil.
We talk about nothing in particular: Havadan sudan konuşuyoruz (Belirli bir şeyden söz etmiyoruz).
Özellikle ilgili .... nin ... numaralı maddelerini
belli bir sebep olmaksızın terk edip gitmek
Verb
Londra sisi, Londraya özgü koyu sis.
birkaç lira üstünde durmamak
Verb
kaza sonucu meydana gelen zarar avarya
belli bir vakıanın iddiası
nakliyat sigortasında sigortacının sigorta konusu hasardan korumak veya hasarı azaltmak için maruz kaldığı masraflar
Noun
belirli bir şey üzerindeki rehin hakkı
belirli bir konudaki rehin hakkı
muayyen bir eşya üzerinde bizzat o eşya ile ilgili bir iş veya hizmet sebebiyle mevcut olan rüçhanlı takip veya hapis hakkı
özel işletme masrafları (iş hacmi ile birlikte değişen masraflar
Noun
özel işletme masrafları
Noun
özel bir iş için oluşturulan ortaklık
belli bir amacı yerine getirmek üzere kurulmuş ortaklık
(US) özel bir iş için oluşturulan ortaklık
(US) belli bir amacı yerine getirmek üzere kurulmuş ortaklık
bir tek özel duruma ait risk
cüzi irade
Noun, Religion-Faith
ivedi çözüm bekleyen sorun
birini belli bir mevki için yetiştirmek
Verb
tam ve ayrıntılı talimat almak
Verb
özel bir ihbar almış olmamak
Verb
bir şeyi yaparken özel titizlik göstermemek
Verb
özel titizlik göstermek
Verb
özel itina göstermek
Verb