1. düz, parlak, muntazam, düzgün.
    slick of attire: düzgün giyinmiş, iki dirhem bir çekirdek.
  2. güleryüzlü, canayakın, nazik.
  3. kurnaz, hilekâr, açıkgöz, becerikli, cerbezeli.
    a slick salesman.
  4. akıllı, zeki, ustaca yapılmış.
    He always has a slick answer about it: Daima akıllıca cevabını
    verir/herşeyin çaresini kolayca bulur.
  5. (buzlu/yağlı yüzey gibi) kaypak, kaygan (yer).
  6. fevkalâde, harikulâde, çok üstün, dikkate şayan.
  7. parlak/kuşe kâğıda basılmış dergi. (bkz: pulp ).
  8. perdah aleti. 9.5 cm.'den geniş marangoz kalemi/keskisi.
  9. Zarf düzgün/muntazam bir şekilde.
  10. Zarf akıllıca, zekice, kurnazca, ustalıkla, mahirane.
  11. Zarf kolayca, rahatça.
  12. Geçişli Fiil düzeltmek, düzgünleştirmek, kayganlaştırmak, parlatmak, cilâlamak, perdahlamak.
  13. Geçişli Fiil perdah bıçağı ile deriyi parlatmak.
  14. Geçişli Fiil
    slick up: süslemek, çeki düzen vermek, göze hoş göstermek.
    to slick oneself up: süslenmek,
    güzelleşmek, allanıp pullanmak.
göl/deniz üzerinde yağ birikintisi, suya karışmış (ham) petrol. İsim
(denize dökülmüş) su yüzünde duran petrol.
petrol sızıntısı İsim, Çevre ve Ekoloji
kurnaz avukat
işin içinden çabucak /kolayca sıyrılıvermek.
Elini çabuk tutsan iyi olur.