English-Turkish Translation

  1. Pronoun beni, bana.
    He saw me: O beni gördü.
    Give me the book: Kitabı bana ver.
    He brought me
    flowers: Bana çiçek getirdi.
  2. Pronoun (edattan/fiilden sonra) ben.
    without me: bensiz, ben olmaksızın.
    It's me: Ben'im.
    That's
    me on the left of the photograph: Fotoğrafın solundaki ben'im.
  3. Pronoun (bazen
    my yerine kullanılır):
    Did you hear about me getting promoted? Terfi ettiğimi duydun mu?
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

according to me
bence
according to me
bana göre
according to me
fikrimce
action program me
hareket planı
aid program me
yardım programı
Allow me
İzninizle Adverb
Allow me
Müsaade ederseniz Adverb
Allow me
Müsaadenizle Adverb
arrange program me
bir program düzenlemek Verb
as for me
bence
as for me
bana gelince
believe me
Allah seni inandırsın
between you and me
aramızda, gizli.
between you and me, I think he's rather stupid: Söz aramızda, bence o aptalın biridir.
broadcast program me
radyo yayın programı
building program me
inşaat programı
change of program me
program değişikliği
comprehensive program me
kapsamlı program
construction program me
inşaat programı
cooperative program me
(reklamcılık) ortak program
draw up a program me
program yapmak Verb
electioneering program me
seçim programı
evolve a program me
bir program geliştirmek Verb
excuse me
pardon
far be it from me
neme lâzım, ne haddime, asla, kat'iyen, Allah esirgesin, bana göre değil, ben yapamam.
Far be it from
me to call him thief: Ona hırsız demek benim ne haddime!
for the life of me
vallahi
from me
taraf ımdan
he is bent on seeing me
beni görmeyi kafa sına koymuş
he was very aloof with me
bana karşı soğuk davrandı
he will be the death of me
beni öldürecek
housing program me
konut inşaat programı
it belongs to me
bana ait
it strikes me
bana öyle geliyor ki
it's all alike to me
bana göre hava hoş
ladies program me
hanımlar saati
legislative program me
yasama programı
manufacturing program me
üretim programı
new one on me
ilk deneyimler
not for the life of me
hiç
overseas broadcast program me
denizaşırı (yabancı) ülkelere yapılan radyo yayın programı
pardon me
pardon
party program me
parti programı
please excuse me
affınızı rica ederim
political program me
politik program
production program me
üretim programı
radio program me
(US) radyo programı
recorded program me
önceden kaydedilmiş program
recreational program me
eğlence programı
reform program me
reform programı
relief program me
yardım programı
right beside me
yanıbaşımda Adverb
right beside me
burnumun dibinde Adverb
search me
bilmem, bilmiyorum, ne bileyim.
so help me
vallahi, billâhi, doğrusu bu, ister inan(ın) ister inanma(yın), şerefim hakkı için.
That's exactly
what happened, so help me.
I'll pay you, so help me: Vallahi borcumu ödeyeceğim.
that remark was a cut at me
o sözüyle başa taş attı
The unannounced quiz threw me
habersiz yapılan sınavda çuvalladım.
This licks me
Buna akıl erdiremem/aklım ermez.
to me
bana.
from me: benden.
two sizes too big for me
iki beden büyük
unbeknownst to me
bilgim dışında Adverb
unbeknownst to me
benden habersiz Adverb
when the spirit moves me
canım ne zaman isterse, aklıma estiği zaman.
word fails me
sözlerle tarif edemem
words fail me
sözlerle tarif edemem
words fail me
ne diyeceğimi bilemiyorum
words fail me
dilim tutuldu
words fail me
kelimeler kifayetsiz kalıyor
words fail me
söyleyecek söz bulamıyorum
working program me
çalışma programı
You don't catch me
Ben faka basmam! Yağma yok!
You won't catch me doing that again: Bir daha mı, tövbeler tövbesi!
you should have warned me
gene de beni uyarman gerekirdi
me generation
ilk amacın kişinin kendini tatmin etmesi olduğunu belirten medya sözcüğü
me generation
bencil kuşak
me judice
(Lat) benim fikrime göre
me too product
piyasada bulunan bir ürünün taklidi
(flower) forget me not
mine
... gives me gas.
... bende gaz yapıyor.
... is on me.
... benden.
... is on me.
...'i ben ödeyeceğim.
Ah me!
Eyvah! Aman, aman!
Dear me! Olur şey değil! Allah Allah! Yok canım! Ne yazık! Vah vah!
Allow me.
Ben yardımcı olayım. Sentence
armament program me
silahlanma programı
ask me another
zerre kadar fikrim yok.
Beats me.
Bilmem.
Beats me.
Bilmem ki.
Beats me.
Bilmiyorum.
Beats me.
Hiçbir fikrim yok.
between you and me and the gatepost
laf aramızda
between you and me and the lamppost
aramızda
bless me (or my soul)
şaşkınlık
bless me (or my soul)
vb ifadesi Noun
bless me (or my soul)
sürpriz
blow me down
vay canına Verb
blow me down
şu işe bak Noun
Blow me down!
Şu işe bak! Sentence
Blow me down!
Vay canına! Sentence
come along with me
benimle gel
Correct me if I'm wrong.
Yanlışsam düzeltin. Sentence
Count me out.
Ben yokum.
Count me out.
Beni sayma.
dear me!
Aman Allahım! Allah Allah! Vah vah! Aman deme (Allahaşkına)! Yarabbi! Sahi mi!
“Mr. S is ill again.”
“dear me! I'm sorry to hear that.”
development program me
kalkınma programı
does that remark include me ?
bu söz benim için de geçerlili mi ?
Don't get me wrong.
Yanlış anlama.
don't prove me wrong
yalancı çıkarma !
Don't push me.
Üstüme gelme.
Don't toy with me.
Benimle oynama.
emergency aid program me
acil yardım programı
excuse me for wondering but
merakımı mazur görün ama ...
executive development program me
yöneticileri geliştirme programı
Fine by me.
Bana uyar.
Fine with me.
Bana uyar.
Friday works for me.
Cuma günü müsaitim.
Friday works for me.
Cuma bana uyar.
Get away from me!
Yaklaşma bana!
Get away from me!
Uzak dur benden!
Give me a break!
Yok artık!
Give me a break!
Hadi canım!
Give me a break!
Yapma Allah aşkına! Sentence
give me a buzz
bana telefon et
God give me patience
ya sabır
he finally told me his secret
sonunda bana açıldı
his decision does not affect me personally
kararı beni şahsen etkilemiyor
if memory serves me right
hafızam beni yanıltmıyorsa Adverb
if memory serves me right
yanlış hatırlamıyorsam Adverb
if memory serves me right
yanılmıyorsam Adverb
if my memory serves me (right
hafızam beni yanıltmıyorsa
It drives me wild
Beni çıldırtıyor/ çileden çıkarıyor.
It seems ot me that ...
Bana öyle geliyor ki ...
It speaks to me.
Bana hitap ediyor. Sentence
It strikes me that
… : bana öyle geliyor ki …
It's all the same to me.
Benim için farketmez. Sentence
It's all the same to me.
Benim için hepsi bir. Sentence
It's all the same to me.
Bana farketmez. Sentence
It's got me licked
Buna akıl erdiremem/aklım ermez.
Let me ask you something, ...
Birşey soracağım, ...
let me be
beni rahat bırak
Let me begin by saying that ...
Öncelikle şunu söyleyeyim ki, ...
Let me check.
Bir bakayım.
let me explain
arz edeyim
Let me finish.
Sözümü bitireyim.
let me have a feel
dur bir dokunayım
Let me know.
Haber verirsin.
Let me know.
Haberim olsun.
let me not keep you
sizi tutmayalım
Love me, love my dog
Beni seviyorsan dostlarımı da seversin.
Mock me if you will, but ...
Biraz komik olacak, ama ...
noli me tangere
dokunulmaz (kişi/şey).
noli me tangere
basü badelmevtten sonra İsanın Mary Magdelene'e görünüşünü tasvir eden resim.
noli me tangere
“dokunma! müdahale etme!” ihtarı.
Onions don't agree with me.
Soğan bana dokunuyor.
pardon me ! excuse me ! I am sorry
af buyurunuz !
pardon me ! excuse me ! sorry
affedersiniz
pick me up
canlandırıcı içki ya da ilaç
pick me up
ferahlık verici bir olay
please relieve me (from duty)
affımı dilerim
program me analysis
program analizi
program me announcement
programın açıklanması
program me basis
program tabanı (bir televizyon programının tahmini maliyeti
program me budgeting
bütçe yapımında uzun vadeli hedeflerin dikkate alınması
program me coverage
bir ya da daha çok istasyonun yayınladığı bir radyo ya da televizyon programını alan kişiler ya da hane
halkları ya da nüfusun yüzdesi
Noun
program me flow
program akışı
program me management
program yönetimi
program me music
olay sırasına veya bir sahne eserine göre düzenlenmiş müzik
program me opposite
rakip program (başka bir istasyondaki rakip bir radyo ya da televizyon programı
program me parade
(radyo) program geçidi
program me planner
program plancısı
program me planner
televizyon prodüktörü
program me producer
program prodüktörü
reach me down
hazır giysi
reach me downs
konfeksiyon giyim
rearmament program me
yeniden silahlanma programı
Sea air agrees with me.
Deniz havası bana iyi geliyor.
search me !
bilmiyorum
show me some proof of identity
kimliğini ispat et
so help me God
Vallahi, Allah şahidim olsun, namus ve şerefim üzerine yemin ederim.
I swear to tell the truth, so help me God.
so help me God
! (a) (yemin) Allah şahittir, (b) Allah yardımcım olsun!
Something tells me that ...
İçimden bir ses diyor ki, ...
Tell me the truth.
Doğru söyle.
tell me what you want
buyur buyrun
That didn't occur to me.
Hiç aklıma gelmedi.
that goes for me as well
bu benim için de geçerli
that will run me into considerable expenses
bu beni çok masrafa sokacak
the kind you gave me lat time
geçen sefer verdiğinizden
this affords me great pleasure
bu bana büyük zevk veriyor
This is between you and me.
Aramızda kalacak.
why me especially ?
neden ille ben
you can't kid me !
bunu yutmam
You have me there
(Vallahi) bunu bilmiyorum.
You're dead to me!
Sen benim için yoksun artık!
You're dead to me.
Bittin sen.
You're dead to me.
Öldün sen.
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

bir adayın desteklenmek mesi
backing up of a candidate
me çizgi
long dash Information Technology
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. M harfinin adı
  2. Koyun ve ... çıkardığı ses
  3. bk. –ma
  4. bk. –ma–
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.