(a) pirelenmek, endişelenmek, işkillenmek, (b) acayip/garip (fikirleri) olmak, acayip fikirler beslemek,
aklını bir şeyle bozmak.
He has a bee in his bonnet about health food.
dülger-arı
(Xylocopa virginica): ağaçları oyarak yuva yapan iri, tüylü bir arı.
mısır soymak için çiftlikte düzenlenen eğlenceli toplantı.
Noun
şirketin ele geçirilmesine engel olan danışman
Noun, Management
yaprak delen arı
(Megachilidae): yaprakları ve çiçekleri yuvarlak biçimde delen bir arı türü.
Noun
duvarcı arı
(Osmia cobaltina): yuvasını kum, çamur ve kilden yapan bir cins arı.
yorgan dikme imecesi, kadınların bir araya gelip yorgan dikmesi.
toplu olarak yaşayan arı.
yazım /imlâ yarışması, sözcükleri doğru heceleme müsabakası.
ter arısı
(Halictidae) : terleyenlere musallat olan arı.
Noun
Oswego tea ile ayni anlama gelir. Amerika nanesi
(Monarda didyma): nanegillerden parlak
kırmızı çiçekler açan K. Amerika bitkisi.
Noun
kovan böceği
(Trichodes apiarius): arı kovanlarına musallat olan bir tür böcek.
Noun
bee ile ayni anlama gelir. payanda desteği.
arı sineği
(Bombyliidae): arıya benzer bir sinek türü.
Noun
kovuklarına arıların yuva yaptığı çürümüş ağaç.
Noun
arı güvesi
(Galleria mellonella): sürfeleri balmumu ile beslenir.
wax moth ile ayni anlama gelir.
Noun
Arı Filmi
Proper Name, Cinema
arıların balözü topladıkları bitki.
Noun
yabanarılarının yuva yaptığı ortası oyuk ağaç.
Noun
arı kurdu: arı kovanlarında yaşayan böceğin sürfesi.
Noun
(borç veya bağış olarak) para koparmaya çalışmak.
Because he was the richest man in town, the orphanage always put the bee on him at Christmas: Kasabanın en zengin adamı olduğu için Noelde yetimhane daima ondan para koparmaya çalışırdı.
: Elektrik Mühendisliği derecesi/diploması.