border-line

  1. sınır
sınırda, sınıra yakın.
He's not quite insane, but a borderline case: Tam deli değilse de ona yakın bir hal. Adjective
belirsiz, kararsız, münakaşa götürür. Adjective
ayıp, çirkin, edep dışı, yakışık almayan.
He made several borderline remarks which offended her:
Onu gücendirecek/rencide edecek ayıp/çirkin sözler sarfetti.
Adjective
sınır durum Noun, Psychoanalysis
sınır Noun, Psychoanalysis
sınır çizgisi, sınır, hudut. Noun
sınır hattı Noun, Public Administration
belirsiz durum
ara durum
sınır vak'a
sınır vaka Noun, Psychoanalysis
sınır kişilik bozukluğu Noun, Psychoanalysis
sınır kişilik örgütlenmesi Noun, Psychoanalysis