break into

English-Turkish Translation

  1. (a) araya girmek, karışmak, müdahale etmek, kesmek, kesintiye/fasılaya uğratmak.
    He broke into the
    conversation at a crucial moment. (b) (birdenbire) bir işe başlamak/girişmek.
    to break into a run. (c) (bir işe/mesleğe) girmek, kabul edilmek, katılmak, dahil olmak.
    It is difficult to break into theater. (d)
    burst into ile ayni anlama gelir. zorla girmek, tecavüz etmek.
    They broke into the store and stole $900. (e) (istemeyerek) bir kısmını kullanmak/sarfetmek, içeri girmek.
    He broke into the money he saved: İstemeyerek biriktirdiği paraya girdi.
    to break into one's reserves: yedekten sarfetmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

break into a five-pound note
beş liralık banknotu bozdurmak Verb
break into a house
bir eve (hırsızlık amacıyla) zorla girmek Verb
break into a house
bir eve tecavüz etmek Verb
break into a run
bir koşu tutturmak Verb
break into a run
koşmaya başlamak Verb
break into a run
birden bire koşmak Verb
break into a smile
gülmek Verb
break into a smile
gülümsemek Verb
break into an applause
alkışlamak Verb
break into an applause
alkışlamaya başlamak Verb
break into applause
alkış kopmak Verb
break into pictures
filme gitmek Verb
break into pieces
kırılmak Verb
break into pieces
parçalara ayrılmak Verb
break into pieces
parçalanmak Verb
break into provisions
yedek malzemeler harcamaya başlamak Verb
break into something
birşeyden harcamaya başlamak Verb
break into something
birşeye girişmek Verb
break into something
birşeye girmek Verb
break into something
birşeye atılmak Verb
break into something
birşeye başlamak Verb
break into something
bir yere zorla girmek Verb
break into something
birşeyi harcamak Verb
break into something
bir yere hırsızlık amacıyla girmek Verb
break into something
bir yere gizlice girmek Verb
(for theft) to break into a house
eve zorla girmek Verb
burst/break into flame(s)
tutuşmak, alev alev yanmak.
break down into six parts
altı bölüme ayrılmak Verb
break in/into/through
güçlükle/zorla yol açmak.
The hunters broke through the underbush.
break something into pieces
birşeyi kırmak Verb
break something into pieces
birşeyi parçalamak Verb
break something into pieces
birşeyi parçalara ayırmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database