köprücülük
Noun, Military
askı köprü, gergi askılı köprü
Noun, Construction
geniş açıklıklı askı köprü
Noun, Construction
hava köprüsü: uçakla sağlanan ulaşım/irtibat.
Noun
artırmalı briç: bir nevi briç oyunu.
seyyar köprü: parça parça taşınıp az zamanda kurulabilen askerî köprü
dubalı köprü, seyyar köprü
yeni bir köprü için teklif vermek
Verb
Boğaz Köprüsü
Noun, Place Names
Boğaz Köprüsü
Noun, Place Names
iki parçadan ibaret köprü
her biri bir ayak üzerinde dengeli oturan
contract ile ayni anlama gelir. bir nevi briç oyunu.
sallı köprü, yüzer köprü.
Noun
yüzen köprü, dubalı köprü.
üst güverte: kaptan köprüsünün üstünde kumanda teçhizatı ile donatılmış güverte.
Noun
iki kişi ile oynanan briç oyunu.
buz köprüsü: donmuş nehir/göl üzerinde açılan (kışa mahsus) taşıt yolu.
Noun
Doğal Köprü: Batı Virginia'da 64 m. yükseklikte 15-30 m genişlikte, 27 m. uzunlukta doğal kireçtaşından oluşmuş köprü.
Noun
dubalı köprü, seyyar köprü
dubalar üstüne kurulan köprü
asma köprü
Noun, Construction
bir köprüyü alıp götürmek
Verb
bir eksen üzerinde açılıp kapanabilen köprü.
köprünün altından çok sular aktı
gümrük resmi ödenen köprü
geçiş parası alınan köprü
iki taraflı iner kalkar köprü
kafes köprü, makaslı köprü.
dubalar üstüne kurulan köprüyü kaldırmak
Verb
bir boşluğu doldurmak, süreklilik sağlamak, noksanı telâfi etmek.
That will bridge over the difficulty:
Bununla zorlukları yeneriz.
piyasa boşluğunu kapatmak
Verb
piyasadaki bir boşluğu doldurmak
Verb
bridge ile ayni anlama gelir. ölçü köprüsü, köprü.
Wheatstone bridge, Warley bridge, Maxwell bridge, etc.
(yatay ayar kollu) güverte lambası.
Noun
birine kısa süreli de olsa yardım etmek
Verb
geçici bile olsa güçlükleri yenmek
Verb
bridge ile ayni anlama gelir. geçiş: edebî bir eserde/piyeste daha önemli iki parçayı birleştiren pasaj/sahne.
briç masası: ayakları katlanabilen karesel masa.
Noun
bir aralık üzerine köprü kurmak
Verb
ideolojik ayrılıklar arasında köprü kurmak
Verb
eksikliği/noksanı tamamlamak, boşluğu doldurmak, noksanı gidermek/telâfi etmek, ayrılığı/ihtilâfı gidermek.
to close the gap between two points of view: iki zıt fikri uyuşturmak, aralarını bulmak.
(O zamandan beri) çok şeyler olup bitti.
zamanı gelince düşünmek
Verb
O konuyu zamanı gelince düşünürüz
Kwai Köprüsü
Proper Name, Cinema