bridge

  1. Noun, Maritime Traffic köprüüstü
  2. köprü.
    suspension bridge: asma köprü.
    to build/throw a bridge across a river: nehir üzerine
    köprü kurmak.
    railway bridge: demiryolu köprüsü.
    foot bridge: yaya köprüsü.
  3. bağlantı/irtibat kuran herhangi bir şey.
    Faith is the bridge from despair to salvation.
  4. Maritime Traffic (a) kaptan köprüsü, (b) geçit.
  5. Anatomy burun kemiği.
  6. (diş) köprü.
    a removable dental bridge.
  7. Music köprü: telli sazlarda tellerin altındaki destek.
  8. Music iki müzik parçasını birbirine bağlayan pasaj.
  9. bridge passage ile ayni anlama gelir. geçiş: edebî bir eserde/piyeste daha önemli iki parçayı birleştiren pasaj/sahne.
  10. gözlüğün buruna oturan kısmı.

  11. bridge circuit ile ayni anlama gelir. ölçü köprüsü, köprü.
    Wheatstone bridge, Warley bridge, Maxwell bridge, etc.
  12. Railways işaret desteği.
  13. (yapı) iskele: yayaları ve taşıtları korumak için inşaat veya yıkım sahalarının etrafına kurulan tahta perde.
  14. Metallurgy (a) izabe fırınının iki yanındaki duvar gibi çıkıntı, (b) ergimiş madenin aşağı akmasını engelleyen kısmen
    ergimiş veya sıkışmış madde.
  15. (bilardo oyununda) destek, değneği yöneltmek için el ile yapılan kavis.
  16. programlar arasında geçiş parçası (müzik, konuşma, yorum vb.).
  17. Theatre (a) iner-çıkar taban: sahneyi boyamak, ışıkları düzenlemek için kullanılan alçalıp yükselen platform.

    paint bridge, light bridge. (b)
    Brit. sahnenin yükseltilip alçaltılabilen parçası.
  18. Chemistry valans bağı, molekülün iki parçasını birbirine bağlayan kuvvet.
  19. akrobat, cambaz ve dansözlerin vücutlariyle yaptıkları kubbemsi şekil.
  20. köprü kurmak/yapmak/inşa etmek.
    to bridge over a river: nehir üzerine köprü yapmak.
  21. (köprü ile) geçit sağlamak, (birbirine) bağlamak.
  22. Noun briç (oyunu).
    bridge tournament: briç turnuvası.
köprücülük Noun, Military
askı köprü, gergi askılı köprü Noun, Construction
geniş açıklıklı askı köprü Noun, Construction
hava köprüsü: uçakla sağlanan ulaşım/irtibat. Noun
pons osinorum
artırmalı briç: bir nevi briç oyunu.
seyyar köprü: parça parça taşınıp az zamanda kurulabilen askerî köprü
kalkan köprü
dubalı köprü, seyyar köprü
dubalı köprü.
yeni bir köprü için teklif vermek Verb
Boğaz Köprüsü Noun, Place Names
Boğaz Köprüsü Noun, Place Names
iki parçadan ibaret köprü
her biri bir ayak üzerinde dengeli oturan
çıkma köprü.
kaptan köprüsü
asma köprü
contract ile ayni anlama gelir. bir nevi briç oyunu.
açılır kapanır köprü
eğreti köprü
köprü inşa etmek Verb
köprü inşaatı
araba vapuru iskelesi
sallı köprü, yüzer köprü. Noun
yüzen köprü, dubalı köprü.
köprü döşemesi
üst güverte: kaptan köprüsünün üstünde kumanda teçhizatı ile donatılmış güverte. Noun
fly bridge.
atlama taşı
derme çatma geçici köprü
köprü başı
karayolu köprüsü
şose köprü
iki kişi ile oynanan briç oyunu.
kemer köprü
buz köprüsü: donmuş nehir/göl üzerinde açılan (kışa mahsus) taşıt yolu. Noun
yükleme köprüsü
Doğal Köprü: Batı Virginia'da 64 m. yükseklikte 15-30 m genişlikte, 27 m. uzunlukta doğal kireçtaşından oluşmuş köprü. Noun
özel köprü
yaya üstgeçidi
kumanda köprüsü
dubalı köprü, seyyar köprü
dubalar üstüne kurulan köprü
özel köprü
tren köprüsü
tren köprüsü
döner köprü
kalkan köprü
bir köprünün araba yolu
asma köprü.
asma köprü Noun, Construction
bir köprüyü alıp götürmek Verb
bir eksen üzerinde açılıp kapanabilen köprü.
o konu çoktan kapandı
o mesele geçmişte kaldı
köprünün altından çok sular aktı
köprü kurmak Verb
gümrük resmi ödenen köprü
paralı köprü
geçiş parası alınan köprü
şehir köprüsü
iki taraflı iner kalkar köprü
sehpa köprü
kafes köprü, makaslı köprü.
döner köprü
kablolu asma köprü
dubalar üstüne kurulan köprüyü kaldırmak Verb
bir boşluğu doldurmak, süreklilik sağlamak, noksanı telâfi etmek.
That will bridge over the difficulty:
Bununla zorlukları yeneriz.
piyasa boşluğunu kapatmak Verb
piyasadaki bir boşluğu doldurmak Verb
köprü ve yol mühendisi

bridge ile ayni anlama gelir. ölçü köprüsü, köprü.
Wheatstone bridge, Warley bridge, Maxwell bridge, etc.
bağlama köprücüğü
batarya kutbu
köprü güvertesi
güçlükleri yenmek Verb
köprü teçhizatı
güverte kamarası. Noun
(yatay ayar kollu) güverte lambası. Noun
köprü kredisi
kaptan köprüsü
birine kısa süreli de olsa yardım etmek Verb
geçici bile olsa güçlükleri yenmek Verb
bir güçlüğü yenmek Verb
bridge ile ayni anlama gelir. geçiş: edebî bir eserde/piyeste daha önemli iki parçayı birleştiren pasaj/sahne.
köprü korkuluğu
briç masası: ayakları katlanabilen karesel masa. Noun
farklarını çıkarmak Verb
bir aralık üzerine köprü kurmak Verb
ideolojik ayrılıklar arasında köprü kurmak Verb
köprü geçiş ücreti
eksikliği/noksanı tamamlamak, boşluğu doldurmak, noksanı gidermek/telâfi etmek, ayrılığı/ihtilâfı gidermek.

to close the gap between two points of view: iki zıt fikri uyuşturmak, aralarını bulmak.
(O zamandan beri) çok şeyler olup bitti.
zamanı gelince düşünmek Verb
O konuyu zamanı gelince düşünürüz
Kwai Köprüsü Proper Name, Cinema