build up

  1. (a) kurmak, art(ır)mak, geliş(tir)mek, birik(tir)mek, çoğal(t)mak.
    He has buit up a good business
    over the years. to build up one's strength.
    The pressure is building up: Basınç artıyor. (b) kuvvetlen(dir)mek, takviye etmek, (c) (kademe kademe) hazırlamak, (d) evlerle doldurmak, şehir halinde geliştirmek, kent kurmak.
    The area has been built up since last ten years. (e)
    argo birisini övmek/methetmek, pöhpöhlemek.
hayat ımı kurtarmak Verb
(askerî) yığınak, yığılma, artma, çoğalma, toplanma, yoğunlaşma, kesafet peyda etme.
NATO military
build-up = buildup: NATO askerî kuvvetlerinin çoğalması/artması.
Noun
büyüme, kuvvetlenme, gelişme, gelişim, inkişaf.
The build-up = buildup of the nation's heavy industry
is vital: Millî ağır sanayiin gelişmesi hayatî önem taşır.
Noun
bir şeyi/kimseyi tanıtmak/meşhur yapmak için yapılan ilân/reklam/propaganda.
The studio spent $50,000
on the new star's build-up = buildup.
Noun
birikme, birikinti, (belirli bir madde veya enerjinin) artma(sı), çoğalma(sı), oluşum, teşekkül.
The
build-up = buildup of salt deposits took millions of years. The build-up = buildup of heat in the space capsule's outer wall was dangerous.
Noun
bir amaca ulaşmak için yapılan hazırlık veya girişim.
Never underestimate the value of a build-up
= buildup for a new initiation.
Noun
cesaretlenme, yüreklenme, cesaret/kuvvet bulma, kuvvei maneviyenin yükselmesi. Noun
iş kurmak Verb
bir kampanyayı hazırlamak Verb
kanıtları bir araya getirmek Verb
dışarda bir yerde birkaç kuruş yatırmış olmak Verb
çok müşteri edinmek Verb
liste yapmak Verb
bir liste yapmak Verb
yeni bir bağlantı kurmak Verb
yığınların desteğini sağlamak Verb
halkın çoğunun yandaşlığını sağlamak Verb
ün yapmak Verb
(US) toplu olarak büyük miktarda hisse senedi paketi satın almak Verb
bir bölgeyi imar etmek Verb
imparatorluk kurmak Verb
hayat kurmak Verb
envanter yapmak Verb
hemen oracıkta resmini çizivermek Verb
müşterinin ayağını alıştırmak Verb
hayal kurmak Verb
iyiniyet kurmak Verb
dış ülkelerde üretim tesisleri kurmak Verb
rezerv oluşturmak Verb
(politikada) birini desteklemek Verb
istif etmek Verb
ticari ilişkileri geliştirmek Verb
bir şeye bel bağlamak Verb
(askerî) yığınak, yığılma, artma, çoğalma, toplanma, yoğunlaşma, kesafet peyda etme.
NATO military
build-up = buildup: NATO askerî kuvvetlerinin çoğalması/artması.
Noun
büyüme, kuvvetlenme, gelişme, gelişim, inkişaf.
The build-up = buildup of the nation's heavy industry
is vital: Millî ağır sanayiin gelişmesi hayatî önem taşır.
Noun
bir şeyi/kimseyi tanıtmak/meşhur yapmak için yapılan ilân/reklam/propaganda.
The studio spent $50,000
on the new star's build-up = buildup.
Noun
birikme, birikinti, (belirli bir madde veya enerjinin) artma(sı), çoğalma(sı), oluşum, teşekkül.
The
build-up = buildup of salt deposits took millions of years. The build-up = buildup of heat in the space capsule's outer wall was dangerous.
Noun
bir amaca ulaşmak için yapılan hazırlık veya girişim.
Never underestimate the value of a build-up
= buildup for a new initiation.
Noun
cesaretlenme, yüreklenme, cesaret/kuvvet bulma, kuvvei maneviyenin yükselmesi. Noun