sınıfın birincisi olmak
Verb
sınıfsal işbirliği
Noun, Sociology
sınıfsal çıkarlar
Noun, Sociology
sınıfsal ayrıcalık
Noun, Sociology
sınıfsız
Adjective, Sociology
sınıfsız toplum
Noun, Sociology
sınıf birincisi
Noun, Education-Training
sınıfının birincisi olmak
Verb
sınıfınin birincisi olmak
Verb
egemen sınıf
Noun, Sociology
hakim sınıf
Noun, Sociology
yönetici tabaka
Noun, Sociology
sınıf birincisi
Noun, Education-Training
işçi sınıfı
Noun, Sociology
emekçi sınıf
Noun, Sociology
emekçiler
Noun, Sociology
emekçi sınıflar
Noun, Sociology
emekçi halk
Noun, Sociology
emekçiler
Noun, Sociology
emekçi kitleler
Noun, Sociology
dünya standartlarında
Adjective
turist mevkiinin üzerindeki mevki
(uçakta) birinci sınıf ile ekonomi sınıfı arasındaki mevki
birinci mevki/sınıf/derece/rütbe vb..
Noun
(tren, uçak, vapur vb.) birinci/lüks mevki.
Noun
(bazı koşulları sağlayan) posta müraselâtı, birinci sınıf posta (mektup, kart vb.).
Noun
eş-türler sınıfı: dil bilgisi bakımından aynı görev ve özellikleri taşıyan sözcüklerden oluşan sınıf: isim, sıfat, fiil, zarf vb.
Noun
(ABD posta sisteminde) ucuz tarifeli (dördüncü sınıf) posta müraselâtı.
fourth-class: ucuz tarifeli,
ucuz /tenzilatlı tarife ile.
spor dersi
Noun, Medicine
beden eğitimi dersi
Noun, Medicine
canlı modellerin resmini yapan sınıf.
Noun
alt tabaka, avam/işçi sınıfı/tabakası.
The lower classes are always with us.
Noun
orta-alt sınıf
Noun, Politics-Intl. Relations
orta sınıf, burjuva, orta tabaka (halk).
Noun
teknik ve yönetim alanında seçkinler grubu
hazırlık sınıfı
Noun, Education-Training
hazırlık sınıfı
Noun, Education-Training
(a) (tren vb.) ikinci mevki, (b) (posta) âdi, ikinci sınıf, (c) (bazı İngiliz üniversitelerinde başarı
derecesi itibarıyla) ikinci.
sosyal sınıf
Noun, Anthropology
mirasta hak sahibi olanlar
Noun
(a) üçüncü sınıf, (b) üçüncü mevki.
ikinci mevkide seyahat etmek
Verb
sözcük/ kelime sınıfı.
Noun
işçi sınıfı
Noun, Sociology
bir grup adına açılan dava
(US) bir grup adına açılan dava
sınıfsal düşmanlık
Noun, Sociology
sınıf mevcudu
Noun, Education-Training
sınıfsal temel
Noun, Sociology
seri halinde çıkarılmış hisse senetleri
Noun
sınıfının bilincinde olan
sınıfınin bilincinde olma durumu
sınıf bilinci: mensup olunan toplumsal sınıfın özellik, kimlik ve isteklerinin kavranması ve durumlarının
iyleşmesine yönelik dayanışma duygusu.
Noun
mezuniyet (kutlama) günü.
Noun
(US) fevkalade masrafların düşülmesi
sınıf farkı
Noun, Sociology
sınıf farklılığı
Noun, Sociology
sınıfsal farklılık
Noun, Sociology
sınıf ayırımları: toplumsal sınıfları birbirinden ayıran gelir, servet, düşünüş, eğitim, yaşama biçimi vb. arasındaki farklar.
Noun
sınıf özcülüğü
Noun, Sociology
ders notu
Noun, Education-Training
belli bir sınıfa duyulan kin
belli bir sınıfa duyulan nefret
ders saatleri
Noun, Education-Training
sınıfsal eşitsizlik
Noun, Sociology
(okul) sınıfta alınan ders yükü
belirli ya da müşterek özel ilgi alanı olan okuyuculara yönelik dergi
toplu anlam: dilbilgisi bakımından aynı sınıfa giren sözcüklerin ortak anlamları: çoğulluk, tekillik vb. gibi.
Noun
aynı seriden hisse senetlerine sahip hissedarların toplantısı
(kütüphanecilikte) tasnif numarası: kitabın raftaki yerini belirten numara.
Noun
sosyal sınıfla ilgili önyargı
müşterinin kabul ettiği çok yüksek fiyat
(tren) sınıf değerlendirme
sınıf kavgası: savaş haline dönüşmüş sınıf çatışması.
Noun
sınıf mücadelesi: Marksist düşünceye göre kapitalistlerle işçiler arasında politik ve ekonomik güç kazanmak
için sürdürülen mücadele.
Noun
sınıf mücadelesi
Noun, Sociology
sınıf sistemi
Noun, Sociology
sınıf öğretmeni
Noun, Education-Training
ders programı
Noun, Education-Training
okul gezisi
Noun, Education-Training
sınıf gezisi
Noun, Education-Training