cotton wool: emici/hidrofil pamuk: cerrahlıkta kullanılan, doğal zamkı çıkarılarak soğuruculuğu artırılmış pamuk.
Pima pamuğu: GB ABD'de Mısır pamuğundan türetilmiş bir pamuk türü.
Pima ile ayni anlama gelir.
Noun
kütlü pamuk
Noun, Agriculture
ipek pamuğu: bazı bambu ağaçlarının tohumlarını örten ve yastık doldurmakta kullanılan pamuk gibi madde.
silk cotton tree: ipek pamuğu ağacı
(Ceiba pentandra).
kütlü pamuk
Noun, Agriculture
yayla pamuğu: GD ABD'de yetişen kısa elyaflı pamuk.
idrofil pamuk, yara vb. üzerine konulan yumuşak tabaka halinde pamuk.
Noun
pamuk yetiştirilen bölge (Güney ABD).
Noun
pamuk helva
Noun, Food-Kitchen
pamuk şeker
Noun, Food-Kitchen
pamuklu kumaş
Noun, Textile Industry
dokuma
Noun, Textile Industry
iki yüzü tüylü pamuklu kumaş.
Noun
pamuk çırçırı: pamuk elyafını tohumdan ayıran makine.
Noun
gin ile ayni anlama gelir. çırçır, çiğidi pamuktan ayıran makine.
pamuk otu
(Eriophorum) .
Noun
tüy-yapraklı
(Nyssa aquatica): GD ABD bataklıklarında yetişen yaprakları tüylü bir ağaç.
Noun
pamuklu bez fabrikası.
Noun
ağızda kuruluk
Noun, Medicine
ağız kuruluğu
Noun, Medicine
farkına varmak, nihayet anlamak/kavramak.
He'd been speaking for half an hour before I cottoned on (to what he meant).
bir şeye kendini vermek
Verb
Çin ebegümeci
(Hibiscus mutabilis) : geceleri koyu kırmızıya dönen pembe-beyaz çiçek açar.
pamuk-kirleten
(Dysdercus suturellus): pamukları yiyen ve sarı-kırmızı renkte çıkmaz bir leke bırakan böcek.
Noun
(a) hoşlanmak, kanı ısınmak, sevmeye başlamak.
He cottons to people easily. (b) doğru/uygun bulmak,
onaylamak, tasvip/tasdik etmek, aynı fikirde olmak.
amerikan bezi
Noun, Textile Industry