Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
disgrace
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
Noun
rüsvaylık
utanç, ayıp.
His actions brought disgrace on his family. Being poor is no disgrace.
rezalet, yüz karası, utanç verici/ayıp eylem, utandırıcı/yüz kızartıcı şeylere sebep olan kimse/şey.
be a disgrace to one's family
: ailesine yüz karası olmak.
Doctors like that are a disgrace to our hospitals.
gözden/itibardan düşme, menkûbiyet, idbar.
be in disgrace
: (a) gözden düşmek, menkûp olmak, (b)
(çocuk) cezalı/kabahatli olmak.
Mike is in disgrace because he won't eat his vegetables.
gözden/itibardan düşürmek, rezil etmek, utanç getirmek.
He disgraced himself last night by drinking too much.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
bring disgrace on one's family
ailesinin yüzkarası olmak
Verb
fall into disgrace
utanç içinde kalmak
Verb
wipe out a disgrace
bir ayıbı temizlemek
Verb
disgrace sb
birini rezil etmek
Verb
be a disgrace to a party
bir partinin yüzkarası olmak
Verb
be in disgrace with sb
birinin gözünden düşmek
Verb
fall into disgrace (with)
hoşnutsuzluk yaratmak, yaptığı iş tasvip edilmemek.
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.