sebep-sonuç ilişkisi
Noun
neden-sonuç ilişkisi
Noun
olumsuz etki
Noun, Pharmacology
istenmeyen etki
Noun, Medicine
istenmeyen reaksiyon
Noun, Medicine
advers etki
Noun, Medicine
advers reaksiyon
Noun, Medicine
yabancılaştırma etkisi
Noun, Communication
tüketicinin vergi ödemekte olduğunu algılama derecesi
bir ekonominin belirli bir bölgede gelişmesinin başka bölgelerdeki gelişim üzerinde kötü etkisi
baz etkisi
Noun, Economics
Bernouilli olayı, sıvının hızı arttıkça basıncının azalması.
bumerang etkisi
Noun, Communication
seyirci etkisi
Noun, Communication
Çerenkof ışınımı: Katı/sıvı bir ortamdan, ışığın bu ortamdaki hızından daha büyük bir hızla geçen yüklü
bir zerrenin (elektron vb.) ürettiği ışınım.
Noun
devlet borçlanmasının özel sektör borçlanmasını sınırlaması
ekonomik faaliyetin yavaşlaması amacıyla hükümetin iç borçlanmaya gitmesi
uçağın kalkarken yerden ayrılamama etkisi
caydırıcı etki
Noun, Military
bir olayın benzer olaylara yol açacağı kuramı
Doppler olayı: devinen bir kaynak (ses, ışık) frekansının gözlemciye değişik gelmesi.
piyasa kapama etkisi
Noun, Competition Law
sera etkisi: yer yüzeyinin ve alçak hava tabakalarının ısınması (güneş ışınlarının yeryüzünde ısıya çevrilmesi,
ışınlanan kızılötesi erkenin CO2 ve su buharında yutulması vb. sonucunda husule gelir ve atmosferdeki CO2 oranı ile artar).
sera etkisi
Noun, Environment-Ecology
ayla etkisi: tüm kişilik özelliklerinin etkisi altında kalarak bir özelliğin değerlendirilmesi
Noun
beklenen etkiyi göstermek
Verb
belirli bir reklam veya satış artırıcı tutundurma faaliyetinin bir malın talebi üzerinde etkisi
(a) gerçekten, gerçi, doğrusu, filhakika, aslında.
Her brother is King, but she is, in effect, the real ruler. (b) geçerli, işler, yürürlükte, mer'î.
The old system of taxation will remain in effect until next May.
yürürlükte bulunan
Adjective, Law
bir malın fiyatı değiştiğinde bir bireyin genel satın alma gücünde meydana gelen değişme
yürürlüğe, mer'iyete, mevkii icraya.
put into effect: uygulamak, tatbik mevkiine koymak.
come/go/be brought/be put into effect: uygulanmak, yürürlüğe girmek/konulmak.
yerli paranın değerinin düşürülmesinden ötürü
bir bölgede turist harcamalarının daha çok harcama yaratması kavramı
şebeke etkisi
Noun, Competition Law
ışılelektriksel etki, ışığın elektriksel etkisi, bir maddenin üzerine düşen ışık etkisiyle elektron yayması olayı.
sıkışma olayı: devinmekte olan elektronların mıknatıssal alanın etkisiyle birbirine yaklaşıp dar bir demet oluşturması.
Noun
plasebo etkisi
Noun, Psychology
portföy etkisi
Noun, Competition Law
yürürlüğe koymak, uygulamaya koymak
Verb
bir şeyi yürürlüğe koymak
Verb
bir durup bir başlayan ilerleme
ratchet etkisi (geçici bir ekonomik baskıdan ötürü fiyat ya da ücret artırıldığında , baskı azaldığı
zaman bunun gerilemesinin mümkün olamayacağı görü
seri üretimde maliyetin düşmesi
yan etki
Noun, Pharmacology
ses efekti
Noun, Advertising
özel efekt
Noun, Advertising
taşma etkisi
Noun, Competition Law
yayılma etkisi
Noun, Competition Law
yürürlüğe/mer'iyete girmek, işlemek, etkimek, etkisini göstermek, sonuç vermek, netice hasıl etmek, mer'î
olmak, (aşı vb.) tutmak.
The new system of taxation will take effect next May. The medicine quickly took effect.
(a) yürürlüğe girmek, muteber/yürürlükte olmak, (b) etkimek, tesir etmek.
hüküm ifade etmek
Verb, Law
başlangıç etkisi (yapılan reklamın satışların artışı üzerinde olumlu etkiyi göstermeye başladığı nokta
… anlamında, … gibilerden.
to that effect: bu hususta, bu mealde.
He has made a declaration to the effect that all fighting must cease at once.
Words to that effect: O mealdeki sözler.
to no effect: boşu boşuna, beyhude yere.
to such good effect that: öylesine yararlı/iyi sonuçlu ki …
to be of no effect: etkisiz kalmak, faydası olmamak.
tek taraflı etki
Noun, Competition Law
görsel efekt
Noun, Advertising
refah etkisi
Noun, Competition Law
bir kredi sözleşmesi imzalamak
Verb
bir tutuklamada bulunmak
Verb
bir tutuklama yapmak
Verb
bir muhasebe kaydı düşmek
Verb
bir sigorta akdetmek
Verb
bir sigorta poliçesi düzenlemek
Verb
bir siparişi yerine getirmek
Verb
gümrük işlemlerini yapmak
Verb
etki teorisi
Noun, Competition Law
döviz işlemleri yapmak
Verb
iyileştirmelerde bulunmak
Verb
bir şeyi geliştirmek
Verb
s bir iktisadi buhranın sonuçları
Noun
(müzekkere) tebliğ etmek
Verb
bir şeyi yerine getirmek
Verb
ihbar üzerine yürürlüğe girmek
Verb