get at

  1. (a) ulaşmak, er(iş)mek, ele geçirmek, yetişmek, gitmek, varmak.
    Put the food where the cat can't get
    at it.
    difficult to get at: gitmesi/ulaşılması güç.
    If I can get at him, he'll be sorry: Bir elime geçerse hali yamandır. (b) kasdetmek, murat etmek, demek istemek, demeye getirmek.
    I don't see what are you getting at: Ne demek istediğini anlamıyorum.
    What are you getting at? Ne demek istiyorsun(uz)? Maksadın(ız) ne? (c) keşfetmek, belirtmek, kavramak, künhüne varmak.
    to get at the root of the problem. get at the truth.
temas kurulması güç bakan
iyi fiyata almak Verb
bir şeyi ima etmek Verb
kinaye yoluyla söylemek Verb
bir tanığa rüşvet vermek Verb
yanına yanaşılabilirlik
yanına yaklaşılabilir
birini etkisi altına almak Verb
işin içyüzünü anlamak.
bir kanunun temeline inmek Verb
bir konunun temeline inmek Verb
bir güçlüğün köküne inmek Verb
ilk adımı atmak Verb
doğru yu bulmak Verb
hakikate ulaşmak Verb
öfkelenmek Verb
öç almak Verb
acısını çıkarmak Verb
öfkelenmek Verb
taşlamak Verb
(US) birine kızmak Verb
sonunda birinin çevirdiği dolabı sezmek Verb
hukuki himaye almak Verb
başkalarını sömürerek/başkalarının sırtından zengin olmak.
düşürmek Verb
çok erken kalkmak Verb