humor

  1. Noun, Language-Literature mizah
  2. tuhaflık, komiklik, hoş/güldürücü nitelik.
    The humor = humour of the situation. I see no humor = humour in your tricks.
  3. nüktedanlık, nüktelilik.
  4. güldürü, mizah, gülünç/güldürücü yazı vb..

  5. humor = humours ile ayni anlama gelir. gülünçlük.
    humor = humours if the occasion.
  6. huy, mizaç.
  7. tabiat, ruh hali.
    He is in a bad humor = humour today. Success puts you in good humor = humour.
  8. keyif, kapris.
  9. Biology salgı, suyuk, doğal veya hastalık sonucu bitki veya hayvanların bedeninde hasıl olan sıvı (kan, lenf, irin vb.).
  10. bedendeki 4 temel salgı: kan, safra, balgam ve irin. (Bunların oranının kişisel mizacı oluşturduğuna inanılırdı).
  11. keyfine hizmet etmek, keyfine tâbi olmak, gönlünü almak, bir dediğini iki etmemek, nabzına göre şerbet
    vermek, gönlünce gitmek.
    When a person is ill he may have to be humor = humoured.
  12. idare etmek, ayak uydurmak.

  13. humor = humour ile ayni anlama gelir. gülünçlük.
    humor = humours if the occasion.
  14. gülünç, mizahî, şaka dolu.
  15. mizahsız, güldürüsüz, ciddî, şakasız.
  16. mizahsızlık, güldürüsüzlük, ciddîlik.
su cismi: göz merceği ile karniye tabakası arasını dolduran berrak sıvı.
canı istemek.
kara mizah
soğuk şaka, korkunç veya çok ciddî bir durum karşısında yapılan şaka.
hoş mizaç/tabiat, şakacılık. Noun
iyi huy, hoş mizaç.
be in a good humor = humour: neşeli olmak, keyfi yerinde olmak.
ters/kötü huy, aksi mizaç.
fena/kötü huy, hırçınlık, öfke, terslik, surat asma, somurtma. Noun
espriden eser yok
ters, huysuz, aksi, keyifsiz, sinirli, öfkeli, canı sıkıntılı.
şakadan anlama, olayların gülünç yönünü görme yeteneği.
lacking in/devoid of humor = humour: nükteden anlamaz.
vitreous electricity: cam elektriği, pozitif elektrik, camı ipekle ovarak elda edilen elektrik.