Verb öğrenmek, bilgi edinmek. to learn a foreign lamguage. to learn (how) to do something It is DEVAMINI OKU
never too late to learn: İnsan her yaşta öğrenebilir. GİZLE
Verb learn of/about: haber almak, vakıf olmak, bilgisi olmak, anlamak. to learn the truth/the facts: DEVAMINI OKU
gerçeği anlamak. to learn of an accident: bir kazayı haber almak. I was sorry to learn (that) you had been ill: Hasta olduğunu haber alınca üzüldüm. We haven't yet learned whether he recovered: İyileşip iyileşmediğinden henüz haberimiz yok. GİZLE
Verb bellemek, ezberlemek, hıfzetmek. learn by heart: ezberlemek. learn by rote: tekrarlayarak DEVAMINI OKU
ezberlemek. He learned the poem so he could recite it at the dinner.GİZLE
Verb (alışkanlık, itiyat, terbiye vb.) edinmek/öğrenmek, ders/ibret almak, başkasında görüp kendine maletmek. DEVAMINI OKU
He learned patience from his father. to learn bad habits: kötü alışkanlıklar edinmek. to learn from one's mistakes: yaptığı hatalardan ders almak. GİZLE
Verb öğretmek, göstermek. (Halen bu anlamda kullanılmıyor.) I'll learn you! Ben sana gösteririm! That'll DEVAMINI OKU