lord&

hükümdar, hâkim, başkalarına hükmeden kimse. Noun
mal sahibi. Noun
(mesleğinde) önder.
one of the great lords of banking. Noun
derebeyi, beylerbeyi, tımar/zeamet sahibi. Noun
efendi, lord (unvan). Noun
(a) Lord: büyük makam sahiplerine verilen unvan. (Türkçedeki Sayın karşılığı).
Lord Mayor of London:
Sayın Londra Belediye Başkanı. (b) Piskoposlara takılan unvan.
Lord Bishop of Durham. (c) marki, kont, vikont vb. ne gayrıresmî takılan unvan.
Earl Kitchener yerine
Lord Kitchener gibi.
Noun
Rab, Tanrı, Allah.
Lord bless me! Aman ya Rabbi!
Lord (only) knows: Allah bilir.
Lord
knows where I left my bag.
The Lord knows how: Nasıl olduğunu ancak Allah bilir.
Lord have mercy = Lord bless me/my soul: Allahım sen koru/Allahım sana sığındım/Allaha emanet.
Noun
Hz. İsa.
Our Lord: Efendimiz/Rabbimiz/Hz İsa.
In the year of our Lord: Hz. İsa devrinde/zamanında. Noun
etkin gezegen, hâkim seyyare. Noun, Astrology
zevç, koca (şimdi mizahî anlamda kullanılır).
one's lord and master: koca, zevç. Noun

lord it: büyüklük taslamak, tahakküm etmek, tepeden bakmak, kibir/azamet göstermek.
to lord
it over someone: birisine tahakküme kalkışmak.
He lords it over his friends.
I will not be lorded over: Bana kimse tahakküm edemez.
Intransitive Verb
lord yapmak, lord unvanı vermek. Intransitive Verb
Allahım! Aman Allah! Yarabbi! (hayret, şaşkınlık, hayranlık, korku vb. ifade eder).
O Lord: Yarabbi!

Good Lord! Allah Allah! Yok canım! Deme Allahaşkına!
Lord, what a beautiful day!
Exclamation
aç kalmak Verb
zilzurna sarhoş.
derebeyi
feodal bey Noun, History
Birinci Lord, başkan, büyük bir devlet dairesinin başı.
First Lord of the Admiralty: Amirallik Dairesi Başkanı. Noun
(Br) Deniz Kuvvetleri Bakanlığı
(Br) Birinci Hazine Lordu
büyükamiral
derebeyi, metbu, kendisine uyruk olunan kimse.
Bey/lord gibi yaşamak.
(Iskoçya) savcı
taraflardan birine belirli bir davranışta bulunmadığı takdirde tazminat ödetmek için adalet ve eşitlik
kuralları uygulayan mahkemeye yargı hakkı tanıy
bir haksız fiil ya da ihmalin neden olduğu bir ölüm durumunda dava açma hakkı tanıyan 1846 tarihli İngiliz yazılı kanunu
(İngilterede) baş mabeyinci. Noun
(İngilterede) Lordlar Kamarası Başkanı ve Adalet Bakanı. Noun
Gregoryen takviminin kabulüne ilişkin 1751 tarihli İngiliz yazılı kanunu
(İngilterede) Yargıtay Başkanı Noun
genelde sözleşme veya tayin üzerine sahip oldukları yetkileri kendilerine vererek kayyumların ve rehin
alan kişilerin işlevlerini kolaylaştıran 1968 t
bir cürme iştirak eden kişi veya kişilerin tanıklık etmesine izin veren 1843 tarihli İngiliz yazılı kanunu
(İngilterede) Lordlar Kamarası Başkanı ve Adalet Bakanı. Noun
yargıtay hakimi Noun, Law
Ne münasebet!
aralarında belirli ilişki dereceleri olan kişilerin evliliklerini geçersiz kılan İngiliz yazılı kanunu
(Br) Londra gibi büyük şehirlerin belediye başkanı
kralın/kraliçenin özel hizmetlerine bakan asilzade.
Cenabı Allah, Tanrı. Noun
(eskiden İngilterede saray ve asilzade konaklarında) Noel şenlikleri başkanı (şenlikleri düzenleyip yöneten). Noun
Has Mühürdar, Ferman Mühürü Emini.
Ruhanî Lord: Lordlar Kamarasına mensup (baş) piskopos. Noun
Lordlar kamarasının papaz olmayan üyesi. Lord Spiritual
ticari garantilere ilişkin dolandırıcılıklar hakkındaki kanun ilkelerini manevi bir teminat beyanı durumundaki
sorumluluğa teşmil eden 1828 tarihli İn
Pazar günü. Noun
İsa'nın öğrettiği dua:
Our Father diye başlar. Noun
Aşaî Rabbanî âyini. Noun
Last Supper. Noun
Aşaî Rabbanî masası. Noun
(eski İngiliz yasasında) aracı lord, derebeyliğin baş lorduna bağlı lord.
gazete kralı
sövüp saymak.
rab
Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği Proper Name, Cinema
Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü Proper Name, Cinema
Yüzüklerin Efendisi: İki Kule Proper Name, Cinema
paşa gibi ağırlamak.
birine lord muamelesi yapmak Verb
lord
seignior
to treat someone like a lord Verb
to raise someone to the peerage Verb
(Hıristiyanlıkta Tanrı'ya verilen adlardan biri) my Lord