press

English-Turkish Translation

  1. Verb, Textile Industry ütülemek
  2. Verb basınç yapmak, tazyik etmek.
  3. Verb basmak.
    press the button to ring the bell.
  4. Verb sık(ıştır)mak.
    The shoe is pressing my toe. He pressed a coin into the little boy's hand.
  5. Verb sıkıp suyunu/yağını çıkarmak.
    to press grapes.
  6. Verb baskı yapmak, zorlamak.
  7. Verb sıkıca sarılmak, kucaklamak.
  8. Verb ütüle(n)mek, (basarak) düzeltmek.
    press the clothes with an iron. This dress presses easily.
  9. Verb (canını) sıkmak, sıkıntı/üzüntü vermek, bunaltmak, taciz etmek.
    He was pressed by circumstances.
  10. Verb zorlamak, üstüne düşmek, mecbur etmek.
    They pressed me for an answer: Beni cevap vermeye zorladılar.

    Don't press your luck: Şansına güvenme, işi şansa bırakma.
  11. Verb ısrar etmek, üzerinde ısrarla durmak.
    Because it was so stormy, we pressed our guests to stay all night.
  12. Verb ısrarla öne sürmek/iddia etmek.
  13. Verb acele et(tir)mek, iki ayağını bir pabuca sokmak.
    press forward = press on : ivmek, acele etmek,
    hızla ilerlemek/devam etmek, yılmadan/cesaretle ilerlemek.
    Let's press on with our work.
    Time is pressing: Vakit dar.
    be pressed for time: sıkışmak, vakti dar olmak.
  14. Verb (davayı vb.) kovuşturmak.
  15. Verb kalabalıklaş(tır)mak.
  16. Verb canını sıkmak, baskı yapmak, zulmetmek.
  17. Verb zorla askerliğe (özellikle bahriyeye) almak.
  18. Verb (bir işi yapmaya) mecbur etmek/zorlamak.
    press into service: el koymak, zorla kullanmak.
    French
    taxis were pressed into service as troop transports.
  19. Verb (ite kaka/zorla) yol açmak.
    He pressed his way through the crowd.
  20. Verb üşüşmek, etrafını sarmak, sıkıştırmak.
    So many people pressed round the famous actress that she couldn't get to her car.
  21. Noun basın, matbuat.
    press agent: basın sözcüsü.
    press association: basın kurumu.
    press-
    attaché: basın ataşesi.
    press- baron: = press lord
    hkr. basın kralı.
    press-card: basın kartı.
    press conference: basın toplantısı.
    press release = news release = release: basın bildirisi.
    freedom of press: basın özgürlüğü.
    the yellow press: tahrikçi/istismarcı basın, günlük olayları abartmalı ve hissî bir şekilde yayınlayan gazeteler.
  22. Noun basılmış şeyler (özellikle gazeteler), matbua.
    press clipping: kupür.
    correct the press:
    baskı yanlışlarını düzeltmek.
  23. Noun basın mensupları.
    The minister invited the press to a meeting to explain his activities.
    press
    box: basın mensuplarına ayrılan yer.
    press gallery: basın locası.
  24. Noun gazete yazısı, (basında çıkan) yorum.
    The play received a good press .
  25. Noun basımevi, matbaa.
    press proof: son prova, makina provası.
    in press: basılmakta.
    off
    the press: baskıdan çıkmış.
  26. Noun (a) matbaa makinası, (b) (bkz: cylinder press ) ), (bkz: (c) (bkz: rotary press ).
  27. Noun basım tekniği, matbaacılık.
  28. Noun baskı tezgâhı.
  29. Noun cendere, pres, mengene.
    oil press: yağhane.
  30. Noun basınç, baskı, tazyik.
  31. Noun sıkış(tır)ma, it(il)me, zorla(n)ma, tazyik etme/edilme.
    The press of modern modern life: zamanın gerektirdikleri.
  32. Noun kalabalık, yığın, yığılma.
  33. Noun ütüle(n)me, kalıp.
    His suit was out of press: Elbisesi yeni ütülenmişti.
    hat press: şapka kalıbı.
  34. Noun acele, telâş, ivedilik, müstaceliyet, sıkışıklık.
  35. Noun (elbise, kitap, broşur vb. için) dolap, sehpa.
  36. Noun (askerliğe, özellikle bahriyeye) zorla alma.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

fight one's way through the press
kalabalıkta zorla ilerlemek Verb
member of the press
basın mensubu Noun, Media-Publishing
press one's advantage
faydası peşinde olmak Verb
press one's opinion on sb
fikrini başkasına kabul ettirmeye çalışmak Verb
press one's point
kendi görüşünü zorla kabul ettirmek Verb
press one's point
görüş açısı üzerinde ısrar etmek Verb
press one's suit
sevgisini belirtmek Verb
use the press as a vehicle for one's political opinions
basını kendi siyasal fikirlerinin aracı olarak kullanmak Verb
(machine) press
pres
bad press
kötü basın
bailing press
baskı
baling press
balya markacısı
big press
büyük şehir basını
bogus press
sahte para basma presi
bogus press
sahte para presi
bogus press
kalp para basma makinesi
business press
iş hayatıyla ilgili basın
business press
mesleki yayın
clothes press
elbise ütüsü
clothes press
giysi ütüsü
coining press
sikke presi
continental press
(Br) Avrupa basını
corrupt press
rüşvet yiyen basın
corrupt press
satın alınan basın
daily press
günlük basın
financial press
iş ve ticaret basını
fly press
acele baskı
foreign press
yabancı basın
forging press
sahte para basma presi
gutter press
bulvar basını
hedge press
skandal haberleri yazan gazete
kept press
para yiyen basın
labor press
sendika basını Noun
local press
yerel basın
manual press
el presi
mechanical press
rotatif makinesi
minting press
para basma presi
newspaper press
gazete basını
note press
kâğıt para basma evi
opposition press
muhalif basın
packing press
paketleme presi
packing press
balya markacısı
penny press
bulvar basını
platen press
merdane
regional press
bölgesel basın
reptile press
para ile satın alınmış basın
rightist press
sağ basın
rightist press
sağcı basın
rolling press
hadde tezgâhı
rolling press
hadde
screw press
kabartma baskı
state press
devlet basımevi
straw press
balya markacısı
technical press
teknik basın
the press
matbuat
trade press
ticaret basını
trade press
ticaret basını (ticari konuları işleyen dergiler ya da gazeteler Noun
underground press
yeraltı basını
water press
su cenderesi
water press
su presi
world press
dünya basını
yellow press
sansasyon basını
yellow press
(US) bulvar basını
press activities
basın etkinlikleri Noun
press advertisement
basın reklamcılığı
press agency
basın ajansı
press agency
basın bürosu Noun
press agent
basın ajansı
press agent
(tiyatro , US) tanıtma müdürü
press agent
basın sözcüsü
press announcement
basın ilan bildirisi
press archives
basın arşivi
press arrangement
basın anlaşması
press association
basın kurumu
press box
basına ayrılan yer
press briefing
basın toplantısı Noun
press bureau
basın bürosu Noun
press bureau
danışma bürosu Noun
press button
tuşlu (tuşlu telefon gibi
press campaign
basın kampanyası Noun
press card
basın kartı
press censorship
basın sansürü
press center
basın merkezi
press charter
basın sözleşmesi
press clipping
(US) gazete ya da dergi kupürü
press code
basın ahlak yasası
press commentary
basın yorumu
press comments
basın yorumları Noun
press communications
basın haberleri Noun
press conference
basın toplantısı
press conference
basın konferansı
press contingent
seçkin gazeteci grubu
press controversy
basın polemiği
press copy
baskıya gidecek metin
press copy
basına gidecek metin
press corrector
düzeltmen
press corrector
musahhih
press correspondent
gazete muhabiri
press correspondent
basın muhabiri
press council
basın kurulu
press counsellor
basın müşaviri
press credential
gazeteci kartı
press cutting
(Br) basın kupürü
press date
baskı tarihi
press date
bir yayımın baskıyla verileceği tarih
press department
basın dairesi
press disclosure
basın ifşaatı
press distortions
çarpıtılmış basın haberleri Noun
press error
basın hatası Noun
press establishment
tutucu basın
press gallery
basın locası
press gallery
basına ayrılan tribün
press guide
basın rehberi
press interview
basın görüşmesi
press item
gazete makalesi
press item
gazete haberi
press junket
gazeteci yolculuğu
press key
basma düğme
press law
basın kanunu
press list
gazeteciler listesi
press lord
gazete kralı
press material
basın malzemesi
press matter
basın konusu
press message
basın haberi
press money
kaparo
press money
pey akçesi
press note
basın haberi
press office
basın bürosu Noun
press officer
basın irtibat memuru
press out
emmek Verb
press photo
basın fotoğrafçılığı
press photographer
basın fotoğrafçısı
press preview
basına önceden gösterilen tanıtma filmi
press preview
basına az önceden gösterilen tanıtma filmi
press proof
makine provası Noun
press proprietor
gazete sahibi
press publicity
basın reklamı ve propagandası (tanıtım bedava yapıldığında propaganda niteliği kazanır
press publicity
basın reklamı ve propogandası Noun
press query
basın soruşturması
press quotations
basından alıntılar Noun
press reception
basın üyelerine verilen davet
press relations
basın ilişkileri Noun
press representative
basın temsilcisi
press review
basından haberler Noun
press revise
baskıya gidecek nüsha
press revise
düzeltilmiş
press room
baskı tezgâhlarının bulunduğu yer
press room
gazete binasında baskı tezgâhlarının bulunduğu yer
press room
bir toplantıda basın üyelerine ayrılan oda
press run
tiraj (bir gazete ya da basılı bir şeyin toplam nüsha sayısı
press run
tiraj
press secretary
basın ataşesi
press secretary
(US) basın sözcüsü
press service
basın servisi
press shop
pres atölyesi Noun
press show
basın üyelerine yapılan gösteri
press show
basın mensuplarına yapılan gösteri
press statement
basın bülteni Noun, Media-Publishing
press statement
basın açıklaması Noun, Media-Publishing
press stud
fermejüp
press stud
çıtçıt
press tycoon
basın kodamanı
press up
şınav
press up
(Br) puşap
English-Turkish phrases from Zargan's own database