salıvermek, serbest/özgür bırakmak, azat/ tahliye etmek, izin vermek.
They just have been released from prison. He was released to attend the wedding.
Verb
(a) (bağını) çözmek/açmak, gevşetmek, (b) (sorumluluktan/nahoş bir durumdan vb.) kurtarmak.
He was released from responsibility.
Verb
(haber) açıklamak, yay(ınla)mak, (duygu, his vb.) açığa vurmak, ifşa/ilân etmek, (sinema filmi vb.) piyasaya
sürmek/çıkarmak.
The committee released its findings. This caused him to release his latent anger.
Verb
(hakkından/iddiasından) vazgeçmek/feragat etmek, terketmek.
release a claim to property.
Verb, Law
temize çıkarmak, borcunu affetmek/bağışlamak.
Verb
salıverme, serbest/özgür bırakma, azat/ tahliye (etme), izin verme.
an early release from jail.
Noun
(a) (bağını) çözme/açma, gevşetme.
Noun
(a) yay(ınla)ma/kullanma/satma izni/müsaadesi, (b) (otomobil, film vb.) piyasaya sürme/çıkarma.
general release: genel oynatım.
on (general) release: halka gösterilmekte (film).
release print: (filmin) piyasaya sürülen kopyası. (c) piyasaya sürülen şarkı/plak/film vb.
Their new release is called “Forever love”.
Noun
(duygu vb.) açıklama, açığa vurma.
the harmless release of rebellious spirits.
Noun
(a) (hakkından/iddiasından) vazgeçme/feragat etme, terketme, (b) feragat belgesi.
Noun, Law
bırakıcı, boşaltma/çözme düzeni.
release valve: boşaltma/salıverme valfı.
release key: çözme/salıverme anahtarı.
Noun, Machines
uçağın teknik bakımdan işlemleri tamamlanarak uçuşa verilmesi
otomatik bomba salma makinası
Noun
otomatik bomba salma makinesi
otomatik harekete getirme
şartlı tahliyeye ehil olabilmek
Verb
piyasaya sürülmesi planlanmak
Verb
çıkarılması planlanmak
Verb
bir ipotek borcunun tamamen ödendiğini gösteren ve borç veren tarafından im
bir ipotek borcunun tamamen ödendiğini gösteren ve borç veren tarafından imzalanan belge
şartlı salıverme
Noun, Law
son yayım
Information Technology
fek senedi (gayri menkul üzerindeki ipoteği kaldıran senet
depo görevlisinin malları serbest bırakma ması
taşıma ücretinin ödendiğini belirten ve gemi kaptanı veya depo görevlisinin malları serbest bırakmalarını sağlayan evrak
navlun ödenince malların boşaltılmasına kaptanın yetki vermesi
şimdiki ve gelecekteki bütün taleplerden vazgeçme
para cezasını affetmek
Verb
yerel basın için özel beyanat
bir borcu ibra etme niyeti
(Br) erken emekliye ayrılmak isteyenler için ikramiye planı
(daktilo) marj serbest bırakma tuşu
basın açıklaması
Noun, Media-Publishing
basın bülteni
Noun, Media-Publishing
basın açıklaması
Noun, Media-Publishing
basın bülteni
Noun, Media-Publishing
bir borçtan ibra edilmek
Verb
bir yükümlülükten kurtarmak
Verb
bir borçtan ibra edilmek
Verb
hapishaneden tahliye emri
birinin hapisten tahliyesini emretmek
Verb
hapishaneden tahliye emri
kağıdı bırakma
Information Technology
basın bildirisi, (basına) açıklama, basın bülteni.
President issued a press release .
basın bülteni
Noun, Advertising
bir bloke hesabı serbest bırakmak
Verb
otomobili teslime hazırlamak
Verb
bir talepten vazgeçmek
Verb
bir filmi gösterime vermek
Verb
bir ipoteği fekketmek
Verb
bir mahpusu salıvermek
Verb
bir mülkü devir ve ferağ etmek
Verb
rezervi serbest bırakmak
Verb
bir haktan vazgeçmek
Verb
basına beyanat vermek
Verb
bir statüyü kaldırmak
Verb
bir borcu ibra etmek
Verb
bloke aktifleri serbest bırakmak
Verb
kanun marifetiyle serbest bırakma
ilk yayın tarihi
Noun, Advertising
yayımlanmak üzere vermek
Verb
bir garanti yükümlülüğünden kurtarmak
Verb
garanti yükümlülüğünden kurtarmak
Verb
bir yeminden kurtarmak
Verb
bir yükümlülükten muaf tutma
gümrük antreposundan çıkarma
yükümlülüklerden kurtarmak
Verb
yükümlülüklerinden kurtarmak
Verb
hapishaneden tahliye etmek
Verb
bedelinin ödenmesi üzerine malları serbest bırakmak
Verb
para karşılığı malları serbest bırakmak
Verb
ödeme karşılığında malları serbest bırakmak
Verb
hak ederek tahliye
Noun, Law
bloke hesabın serbest bırakılmaksı
bloke hesabın serbest bırakılması
bir kitabın piyasaya çıkarılması
bir filmin piyasaya verilmesi
bir irtifak hakkının serbest bırakılması
bir irtifak hakkının serbest bırakılmaksı
emanet eşyaların serbest bırakılması
emanet eşyaların serbest bırakılmaksı
(US) beklenen haklardan vazgeçme
fonların serbest bırakılmaksı
fonların serbest bırakılması
ödeme karşılığında malların serbest bırakılmaksı
ödeme karşılığında malların serbest bırakılması
borcun ortadan kalktığını belirten belge
hapis hakkı ya da rüçhanlı takip hakkının ortadan kalktığını belirten belge
ipoteğin serbest bırakılmaksı
hakkın serbest bırakılmaksı
hakkın serbest bırakılması
teminatın serbest bırakılması
taşıma ücretinin ödendiğini belirten gemi kaptanı ya da teminatın serbest b
kefaletin serbest bırakılması
kefaletin serbest bırakılmaksı
kefaletle tahliye etmek
Verb
kefaletle serbest bırakma
Noun, Law
mahkeme huzuruna çıkarılmak üzere serbest bırakmak
Verb
(ceza , Br) şartlı tahliye
meşruten tahliye (bir daha suç işlememek şartıyla tahliye
iyi hal sebebiyle tahliye
tahliye müzekkereleri
Noun, Law
tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakmak
Verb, Law
tutuksuz yargılama
Noun, Law
tutuksuz yargılanma
Noun, Law
tutuksuz yargılama
Noun, Law
kamuoyu anketi başlatmak
Verb
kamu oyu anketi başlatmak
Verb
dağıtıma hazır sinema ya da televizyon filmi
teminatı serbest bırakmak
Verb
birini borçtan kurtarmak
Verb
birini bir borçtan kurtarmak
Verb
birini esaretten kurtarmak
Verb
birini hapishaneden tahliye etmek
Verb
birini bir görevden azat etmek
Verb
el frenini serbest bırakmak
Verb
asıl borçluyu ibra etmek
Verb
boşaltma sağaltımı: saldırgan ve kırıcı iç eğilimleri açığa vurdurma suretile tedavi.
öğrencilerin din öğrenimi için serbest bırakıldıkları zaman.
basına basın bülteni vermek
Verb
birini serbest bırakmak
Verb
birini serbest bırakmak
Verb
deklanşör
Noun, Photography
feragatname imzalamak
Verb
kanuni devir ve temlik muamelesi
otomobili teslime hazırlama
televizyon için haber bülteni
Noun
(hapishane) işi bırakıp dinlenme