ripple

  1. Verb (sıvı yüzeyi) kırış(tır)mak, hafifçe dalgalan(dır)mak.
  2. Verb dalgalanarak akmak, çağlamak, inip çıkarak gitmek.
    The canoe rippled through the water.
  3. Verb (katı yüzey) pürüzlü/dalgalı olmak.
  4. Verb (ses tonu/perdesi) dalgalanmak, yükselip alçalmak.
    Laughter rippled over the audience.
  5. Verb dalgalı bir şekil vermek.
  6. Verb (elbise/etek vb.) dalgalanarak yerde sürünmek.
    Her dress rippled to the floor.
  7. Verb (haber vb.) çalkalanmak, dalga dalga yayılmak.
    The news gradually rippled outwards.
  8. Verb keten tohumunu (tarakla) ayırmak.
  9. Noun (sıvı yüzeyinde) kırışıklık, hafif dalga(lanma).
  10. Noun (saç vb.) dalga(lanma), kıvrım, kıvrıntı, kıvırcık.
  11. Noun küçük çağlayan/şelâle.
  12. Noun dalgalanan/yükselip alçalan şey.
    a ripple of laughter. a ripple of conversation.
  13. Noun
    ripple mark ile ayni anlama gelir. kumda rüzgâr veya akarsuyun oluşturduğu iz.
  14. Noun keten tarağı, keten tohumunu ayırmaya yarayan tarak.
boru eki
ayna gibi
giderek yayılan bir etki
ripple ile ayni anlama gelir. kumda rüzgâr veya akarsuyun oluşturduğu iz.
dalga gibi yükselip alçalan konuşma sesi
küçük küçük sektörler halinde dağılmak Verb