speech

  1. Noun konuşma (yeteneği), söz/söyleme yetisi, natıka.
    He lost his speech as a result of an accident.
  2. Noun konuşma, söz söyleme, tekellüm.
    free speech: konuşma özgürlüğü.
  3. Noun söz.
    speech act: söz edimi.
    speech chain: söz zinciri.
    figure of speech: mecaz.

    parts of speech: söz bölükleri.
  4. Noun söylev, nutuk, hitabe, demeç, beyanat.
    to make/deliver a speech: nutuk söylemek.
    The minister's
    speech was sent to the newspapers in advance.
  5. Noun dil, lisan.
  6. Noun telâffuz, şive, konuşma tarzı.
    By your speech I can tell you're from Texas.
konuşurken ipin ucunu kaçırmak Verb
fikirlerini bir konuşmada somutlaştırmak Verb
konuşmasında belirtmek Verb
konuşmasını bitirmek Verb
konuşmasını bitirmek Verb
tutkulu bir konuşmada duygularını ifade etmek Verb
konuşma özürlü olmak Verb
konuşma sına devam etmek Verb
konuşmasına devam etmek Verb
konuşma yeteneğini yeniden kazanmak Verb
dili dolaşmak Verb
konuşmasını bağlamak Verb
konuşmasını tamamlamak Verb
yemek sonrası yapılan konuşma
savunmanın konuşması
(US) savunmanın konuşması
bir konuşmanın ana kısmı
tumturaklı konuşma
bir konuşmayı radyo ile yayınlamak Verb
konuşmayı radyodan yayınlamak Verb
bütçe konuşması
seçim konuşması
kaydedilmiş konuşma
teyp bandına kaydedilmiş konuşma
banttan yayınlanan konuşma
nefis konuşma
güzel konuşma
söz özgürlüğünün savunucusu
bir konuşmanın sonu
konuşmayı bitirme sözleri Noun
bir konuşmayı bitirme sözleri Noun
bir toplantıyı kapatmadan önceki son konuşma
tutarlı konuşma
konuşma hazırlamak Verb
nutuk hazırlamak Verb
bir konuşmayı bitirmek Verb
kutlama konuşması
tartışmaya yol açacak konuşma
(Br) savunma konuşması
savunma konuşması
(Br) savunma sözleri Noun
ağzından pek laf çıkmaz
bir konuşmayı kısaltmak Verb
temsil demeci: bir temsilden sonra oyuncu/yönetmen/yazar tarafından kapalı perde önünde seyircilere söylenen söz.
savunmanın konuşması
konuşma yapmak Verb
söylev vermek Verb
bir nutkun iradı
bir konuşmanın sona ermesi
(US) akşam yemeği toplantısı
konuşma taslağı
etkili konuşma
seçim konuşması
irticali konuşma
hazırlanmadan yapılan konuşma
konuşma melekesi
veda konuşması
mecazlı konuşma: teşbih, istiare, mecaz, kinaye vb. gibi edebî sanatlara başvurarak dolaylı yollardan
konuyu daha ilginç hale getirme.
Noun
konuşma biçimi Noun, Language-Literature
içeriksiz konuşma
konuşmasında bocalamak Verb
(alaylı) süslü laflar Noun
ağdalı konuşma
bir konuşmayı kaleme almak Verb
konuşmayı kaleme almak Verb
bir konuşma hazırlamak Verb
söz hürriyeti.
freedom of speech Noun
söz hürriyeti.
ifade özgürlüğü Noun, Rights-Freedoms
birisinin konuşmasını kaleme almak Verb
birinin konuşmasını kaleme almak Verb
konuşma yapmak Verb
söylev vermek Verb
nefret söylemi Noun, Politics-Intl. Relations
nefret söylemi Noun, Law
nefret içerikli söylem Noun, Law
bir konuşmanın ana başlıkları Noun
süslü konuşma
konuşma bozukluğu
hazırlıksız konuşma
hazırlanmadan yapılan konuşma
yersiz konuşma
kışkırtıcı nutuk
dolaylı anlatım
(dilbilgisi) dolaylı anlatım
kışkırtıcı konuşma
kışkırtıcı nutuk
birinin konuşmasını kesmek Verb
bir konuşmanın kesilmesi
giriş konuşması
açış konuşması
bir nutkun ana teması
açış nutku, özellikle parti genel kurul toplantılarında genel ilkeleri ve temel konuları sunan nutuk.
övücü konuşma
yeni milletvekilinin ilk nutku.
resmi konuşma yapmak Verb
bir konuşma yapmak Verb
nutuk vermek Verb
çekmek Verb
konuşma yapmak Verb
bir konuşma hazırlamak Verb
maneviyat yükseltici konuşma
maneviyat yükseltici konuşma
dokunaklı konuşma
uyutucu konuşma
hazırlanmadan yapılan konuşma
bir konuşmaya başlamak Verb
konuşmayı başlatmak Verb
bir sözleşmenin başlangıcı
bir konuşmanın başlangıçı
açılış konuşması Noun
münasip konuşma
konuşma sırası
konuşmayı şişirmek Verb
bir konuşmayı şişirmek Verb
parlamento konuşması
sözcük türü: sözcüklerin dilbilgisi açısından ayrıldıkları sınıflardan (ad, sıfat, adıl, belirteç, ilgeç,
bağlaç, eylem, ünlem) herbiri:
Noun, verb and adjective are parts of speech.
Noun
partizan konuşması
söz bölükleri Noun
konuşma hususiyetleri Noun
esaslı konuşma
politika ilkelerini açıklayan konuşma
yemek sonrası konuşma
yemekten sonra yapılan konuşma
önceki konuşma
radyo konuşması
güzel konuşma
konuşkanlık
bir konuşmayı banda kaydetmek Verb
kültürlü konuşma
bir konuşma hakkında rapor yazmak Verb
dolaylı konuşma
bir konuşmaya devam etmek Verb
çıtır çıtır konuşmak Verb
kaba saba konuşma
haşlayıcı konuşma
acı sözler söyleme
kışkırtıcı konuşma
hazırlanmış konuşma
anlamlı konuşma
(US) şovence konuşma
şovence konuşma
kışkırtıcı konuşma
büyüleyici konuşma
bir konuşmanın esası
ifsat edici konuşma
konuşma özgürlüğünü kaldırmak Verb
bir konuşma sırasında not tutmak Verb
televizyon da yayınlanan konuşma
televizyonda yayınlanan konuşma
etkili konuşma
bir konuşmanın sonu
söz özgürlüğünü boğmak Verb
bir konuşmanın konusu
acı ve keskin konuşma
bir konuşmanın daktilo edilmiş nüshası Noun
verilmeyen nutuk
önceden hazırlanmayan konuşma
kışkırtıcı konuşma
görünsel konuşma, ses izgeleriyle konuşmanın simgelenmesi.
kısa seçim konuşması
söz-edim Noun, Language-Literature
konuşma balonu Noun, Advertising
konuşma kliniği, konuşma bozukluklarının düzeltildiği klinik.
dilsel topluluk.
konuşma düzeltimi/tashihi.
söz söyleme sanatı kursu
konuşma bozukluğu
konuşma bozukluğu.
savunmanın konuşması
anlamlı söz (tümce, sözcük vb.). morpheme.
linguistic form.
konuşma organı.
konuşma düzeni/şekli, ifade tarzı.
konuşma tanıma Information Technology
ses, konuşmayı oluşturan ses elemanlarından herbiri.
konuşma tekniği
konuşma temposu Noun
konuşma tedavisi
sipariş üzerine konuşma yazan kişi
konuşmayı yarıda kesmek Verb
biriyle müzakere etmek Verb
birine akıl danışmak Verb
konuştuğu anlaşılmıyordu
bir konuşma sırasında birçok alıntı yapmak Verb
bir konuşmayı alıntılarla doldurmak Verb
bir konuşmayı alıntıyla doldurmak Verb
bir konuşmayı alkışlarla noktalamak Verb
konuşmasında ikide bir mısra söylemek Verb