Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
the fore
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
pruva direği.
at the fore
: pruva direğinde.
the fore part
: ön/baş taraf.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
be to the fore
önde durmak
Verb
be to the fore
ön de durmak
Verb
come to the fore
tanınmak
Verb
come to the fore
ilerlemek
Verb
come to the fore
temayüz etmek
Verb
come to the fore
ün salmak
Verb
come to the fore
açığa çıkmak
Verb
come to the fore
sivrilmek
Verb
find oneself with nothing to the fore
kendini yangından çıkmış gibi hissetmek
Verb
have money to the fore
elinin altında parası bulunmak
Verb
to the fore
(a) öne, başa, ön/baş tarafa.
come to the fore
: başa/öne geçmek, ilerlemek, sivrilmek, seçkinleşmek,
temayüz etmek.
He soon came to the fore as a professor.
(b) hazır, âmade, elde mevcut.
He's never to the fore when there's work to be done.
well to the fore
ön planda
be always to the fore in a fight
bir kavgada daima ön safta olmak
Verb
be always to the fore in the fight
bir kavgada daima ön safhada olmak
Verb
have come to the fore recently
yakın geçmişte ün kazanmış olmak
Verb
in the fore part of a train
trenin baş kısmında
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.